13 Ocak 2013 Pazar

Epope

Petöfi'yi dinledikten beridir*
Nabzımın medi Merv, ceziri Peşte
Arpad'ın yemini boynumda zincir:
Bir Asyalı vicdan, doğulu fikir
Baştan başa bozkır kokan bir beste
Uyağı nazire alçalan güne
Dizeleri gökten yerin yüzüne
Sıralı dağlarla örülen şiir

En kavi çelikten çağın örsünde
Dövüldükçe daha, daha da mağrur
İnsanın tanrıya attığı künde
Oğuz'un acuna saldığı ünde
Yankısı som yalaz bir öfke: Timur
Dona girip kılıç kuşanan bozkır
Bir kuş kadar hafif, dağ kadar ağır
Pırıl pırıl yarın kararan dünde

Tüneği kumrudan dölü laçinden
Baküs'e nazire bir bağ bozumu
Deşirilen güller Çin'den Maçin'den
Rus'un ötesinden, İran içinden
Renk renk insanların eşsiz uyumu
Damgası besbelli: fena halde Türk!
İçi latif ipek, dışı rahim kürk
Bin cevher yumağı çelik perçinden

En yeşil ve mavi ruhuyla Hazar
Benimdir, benimdir bu deşt-i Kıpçak
Yere bak! Taşlarda benim izim var
Göğe bak! Yüzünde yıldızım parlar
Benim Avrupa'ya saplanan bıçak
Akan kanda biten kıpkızıl güller
Saldığım gecede yeşeren seher
Tohumum Hun benim, filizim Macar

Sadağımda kırk çatallı Yıldırım
Bre Doğan! Bre Doğan! Yarın uzak mı?
Bir yanım acunda neden hep yarım?
Ayanlar içinde bir ben mi sırım?
Tufanım gün gelip durulacak mı?
Kırıldı dalları kurudu Ağaç
Budunum denize hasret suya aç
Yeşile çalar mı gün gelip sarım?

...

Kadın, gözlerimden sen içerimi
Oku: Destanların çocuğuyum ben
Seni, beni ve tüm kardeşlerimi
Kurtarmak için ben tatlı serimi
Veririm, yeşersin senin de ülken
Asyalı bir tufan, koptum, taşarak
Tuna'yı ben işte tekrar aşarak
Geliyorum yaktım şiirlerimi!

M. Bahadırhan Dinçaslan

*Petöfi: Sandor Petöfi. Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu'nun "Petöfi seni dinliyorum" diye seslendiği şair.

8 Ocak 2013 Salı

Macaristan'a Mektup

-Uzaktaki Kardeşime-

Ne Gök Börü görünmüştü Kağan'ın gözlerine
Ne yatmıştı Emese'miz muştulu uykusuna
Yerleştirdi görklü Tanrı ruhumuzda derine
Can vermek marifetini mavinin tutkusuna

Suyun rengi! Mavi bize Issık Göl seyranıdır
Göğün rengi! Mavi bizim diz çöküp taptığımız
Nerde olsa; bozkır oğlu hep onun hayranıdır
Mühim mi yazgıya uyup nereye saptığımız

Ki yazgının dört yol ağzı fena savurdu bizi
Deniz bulmak ümidiyle dört yön yedi iklime
Senin orda susuzluğun burda kavurdu bizi
Seni ferahlattı benim su değince dilime

Biz bir renge aşık olmuş tam dokuz kardeş idik
Dokuz dallı ağacından kamların dokuz filiz
Deniz bulmak ümidiyle deli taylarca esrik
Kardeş! Aşık olduğumuz aynı kadındı: Deniz!

Ben senin kanına eğer girdiysem sen bağışla
Benim kanım sana helal! Bak kavuştuk denize
Sen denizi bulacaksın gelince İstanbul'a
Ben denize bakacağım baksam gözlerinize!

M. Bahadırhan Dinçaslan

*Emese: Macar efsanesine göre, rüyasında "turul" (tuğrul) kuşunu görüp Macarlar'ın ulu atası Arpad'ın babasına hamile kalan kadın.

"Sizlersiniz ey kavm-i Macar bizlere ihvân
Ecdâdımızın müştereken menşei Turan
Bir dindeyiz, hepimiz hakperestân
Mümkün mü ki ayırsın bizi İncil ile Kur’an"

Hüseyinzade Ali Turan

2 Ocak 2013 Çarşamba

Sual

"Nedir lebinde bu terlik tatlılık güya
Şeker tebessüm edersin gülab söylersin"

Nedim

Söyle dilber avaze-i elest sühanın mıdır
Ziyası şems u kamerin nur-u ruhanın mıdır

Suretin üzre nakş olup şi'r-i sırr-ı ilahi
Ol mühr-ü Hüdadır yahud şirin dehanın mıdır

Lutf eyle ki kerem senden hamd ü sena gedadan
Kıl ruşen ki bu sergeçte yar-i nihanın mıdır

Benim yanmaklığım sana hoş ey bût-i muşrikûn
Kurbanın olmama sebep zevk-i duhanın mıdır

Ey sen gevher-i lamekan Neshi kalbine sığdın
Fakirin sinesi cihan-ender-cihanın mıdır

M. Bahadırhan Dinçaslan