24 Ağustos 2012 Cuma

İstanbul Sokakları




Acûze! Küf kokuyor
Tenin, ruhun, nefesin
Benim içimde bir ben
Ve senin içinde sen
Elim gergef dokuyor
Hiçlik içre git ve gel
Arıyorum beyhude
O şehri ki asude
Sevgilim kadar güzel
Yok musun ki..? Nerdesin?

Acûze! Çirkinliğin
Bit pire şehrayini
Zıp zıp veba ve tifo
Behey Matmazel Fofo!*
Çirkinlerin çirkini!
Sapsarı gelinliğin
Ve yeşil tırnakların
Kel kafan ve üç beş tel
Gel ey, zifafı ecel
Kovacaksam da yarın
Gireceğim koynuna:
Batağa batmış suna
Sığıra yem olmuş gül...

Sen sokak kadını ve
Sokakların bir kadın
Gece itlerle yatmış
Boyalarla kapatmış
Mosmor çürüklerini
Gözünün sürmesi kül
Sırtında yama yama
Kimden çalınmış ipek?
Ve ipeğe dadanmış
Kımıl kımıl bir güve
Tamu kaçkını albız
Gelip sızan rüyama:
Ey şeytana adanmış
Karanlık tohumu kız
Göz çukuru haşerat
Göğüs kafesi lağım!
Bugün senin safahat!
Gel, senin olacağım...
Gel haydi, dişi köpek!


İstanbul, ey İstanbul
Sür keyfince saltanat!
Dudaklarınla çürüt
Yanakta çocukluğu
Ve ellerin koymasın
Okşadığı yerde can
Ey binbir suret çıyan!
Kimsecikler duymasın
Geç ırza usul usul
Şehvetinle yan ve tüt
Göğe ağ buğu buğu
Ve kapat ufukları
Sal artık küflerinden
Beslenen çocukları
Kaygan ıslak solucan!
Küf kokuyor aşiyan!
Küf kokuyor, derinden!

Güzel değilsin ulan!
Sade bir müptezelsin
Kim bilir kimin malı
Tek; benim olmamalı!
Yedi kıvrımlı yılan!
Sen bin yıllık fahişe
Bir ıslak cigaralık
Ve bir kaç kırık şişe
Senin olsun sermayen
Gidiyorum çünkü ben
Tanıdım, bildim seni
Son buldu maskaralık
Ey necaset madeni!
Ey dev gölgeli cüce
Güzellikse, sadece
Elinde benim elim
Yollarında sevgilim
Yürüdükçe güzelsin.

M. Bahadırhan Dinçaslan

"Gotik" serisi şiirlerinin devamı; "ruh"u ölmüş ancak yaşamaya devam eden "undead" bir dişiye benzettiğim İstanbul'un gözümde aldığı haldir.

*Matmazel Fofo: Necip Fazıl'ın bir hikayesinde, yaşlı, çirkin karakter.

20 Ağustos 2012 Pazartesi

Temple of the King Türkçe Çeviri

Tilki yılında bir gün
Unutulmaz bir an çattı
Yükselen güneşin güçlü delikanlısı
Koca kara çanın çınladığını duyunca

Tilki yılında bir gün
Çan çınlamaya başladığında
Zamanı gelip çattı demekti
Birinin
Kralın mabedine gitmesinin.

İşte çemberin tam ortasında dikiliyor
Aranıyor, bakınıyor
Titrek elinin bir dokunuşuyla
Cevap bulunacak

İhtiyar şarkı söylerken gün ışığı oyalanıyor:
'Gökler bana yardım edin!'
Derken binlerce kanadın hücumu gibi
Gün ışığı üzerinde ışıldadı
Ve gün, yeni başlamıştı...

Tilki yılında bir gün
Unutulmaz bir an çattı
Yükselen güneşin güçlü delikanlısı
Koca kara çanın çınladığını duyunca

Tilki yılında bir gün
Çan çınlamaya başladığında
Zamanı gelip çattı demekti
Birinin
Kralın mabedine gitmesinin.

İşte insanların arasında
Dikiliyor bir başına
Görüyor, hissediyor
Güçlü sağ elinin bir savruluşuyla
Gitti
Kralın mabedine

Çemberin uzağında, dünyanın kenarında
Ümid ediyor, merak ediyor
Duyduğu hikayeleri anımsıyor
Başına gelecekler hakkında

Orada çemberin ortasında yatıyor
'Gökler bana yardım edin!'
Şimdi biliyor herkes, gözlerindeki ışıltıdan
Cevabın bulunduğunu

Çemberin içinde insanlarla birlikte tekrar
Dikiliyor
Bahşederek, hissederek
Güçlü sağ elinin tek dokunuşuyla
Onlar da tanıyorlar artık
Kralı ve mabedini.

M. Bahadırhan Dinçaslan
Çevirinin edebi eksikliği için affınıza sığınırım. "Heaven help me" cümlesini "Gökler bana yardım edin" şeklinde çevirmeyi tercih ettim, mitoloji ve dinler tarihine olan ilgim ve bu konular hakkımdaki bilgilerim ışığında.

13 Ağustos 2012 Pazartesi

Ayağa Kalk Macar

Macar Şair Sandor Petöfi'den (N.Y. Gençosmanoğlu'nun "Petöfi seni dinliyorum..." şiirinden hatırlayanlar olacaktır.), "Ayağa kalk, Macar!"

Ayağa kalk, Macar, vatan çağırıyor
Kaderin "ya şimdi ya hiç" dediği çağdır şimdi
Köle olarak mı yaşayalım, özgür adamlar olarak mı?
Mesele bu! Seç neye "amin" diyeceğini
Ey Macar Tanrısı!
Andımız sanadır
Andımız sana - Bizler
Köle olmayacağız artık!

Şimdiye kadar kölelik ettiğimizden
Atalarımız höyüklerinde lanetleniyor!
Onlar ki, özgür yaşadılar ve öldüler
Esaret altında uyuyamazlar
Ey Macar Tanrısı!
Andımız sanadır
Andımız sana - Bizler
Köle olmayacağız artık!

Bir korkak ve aciz bir piçtir
Sancağı kaldırmaya çekinen
Her kimse, zavallı hayatını
Vatanın kutsal şerefinden aziz tutan
Ey Macar Tanrısı!
Andımız sanadır
Andımız sana - Bizler
Köle olmayacağız artık!

Kılıçlar: zincirlerden ve prangalardan parlak!
Ki er kişinin kolu kılıca layıktır, zincire değil
Yazık ki, zincir ve kelepçe var bileklerimizde, kılıç değil
Kılıçlar! Parçalayın lanet kelepçeleri!
Ey Macar Tanrısı!
Andımız sanadır
Andımız sana - Bizler
Köle olmayacağız artık!

Öyküler Macar'ın adını anacak
Eski şanımıza yaraşır öyküler!
Asırlardır üzerimize sinmiş utancı
Derimizden soyar gibi temizlemeliyiz
Ey Macar Tanrısı!
Andımız sanadır
Andımız sana - Bizler
Köle olmayacağız artık!

Höyüklerimiz yükseldiğinde boz toprakta
Torunlarımız diz çöküp dua edecekler
Kutsayan sözlerle anarken
Ululanmış adlarımız göğe ağacak
Ey Macar Tanrısı!
Andımız sanadır
Andımız sana - Bizler
Köle olmayacağız artık!

Çevirinin "edebi" yönden eksikliği için affınıza sığınırım.

Siyah Beyaz Güzelleme

-Hakan İlhan Kurt'a sevgilerle-

İmbik imbik bir ıtır zamanın süzeğinden
Süzülür gözlerimden içeri siyah beyaz...
Nakış nakış bir muştu Türk'ün geleceğinden
Ufku ebem kuşağı, gözleri siyah beyaz...

Işığı, tozlu rafta unutulmuş çerağdan
Azad olmuşçasına küf kokulu bir bağdan
Bir fotoğraf parçası, yitip gitmiş bir çağdan
Yürür, cümbüş içinde, ileri, siyah beyaz...

Alnım ak, gözüm kara, ışığı yayan benim
Akımdan ve karamdan, renkleri soyan benim
Tezatın sentezinde taraf benim, yan benim
"Bir tarafım rengârenk, diğeri siyah beyaz..."*

M. Bahadırhan Dinçaslan

*Bu son dize, Hakan İlhan Kurt'a aittir.