25 Haziran 2015 Perşembe

Amor Fati

"Bu kavli sürahi eğilip sagara söyler
Ne der?"


Bir akşamdan kalma vecdin omzuna yaslanmıştım
Döndü yürük semaimiz bir fasl-ı ilahiye
Hatif, meçhul bir tanrıyla konuşuyor sanmıştım
Adın mıydı söylediği sagarın sürahiye?

Sonra bir ipek silüet, kıvrım kıvrım Medusa
İşte insan! Ve som günah cevheri, işte kadın!
Herkes gibi yaşardım ben ah saçların olmasa
Tanrılara şirk koşuyor küfür kokan saçların

Sonra ellerin kadehe nim berefşan aheste
Şarabı besteler gibi uzandı pek mülayim
Kün diyeni epsem edip avaze-i eleste
Arsızca nazire yapan bu sesin peşindeyim

Kaderim ey! Bu aşk değil, cehenneme bir ılgar;
Bırak, alsın ikimizi yezit kızıl serencam
Yandım gözlerine doğdum ateşten pervam mı var?

Kıyametim, işte sana kıyamda, sücuttayım
Bırak, cennet yaratanın olsun seni bırakmam
Makberim ey! İşte servi, işte gül: tabuttayım!

M. Bahadırhan Dinçaslan

Notlar:

"Herkes gibi yaşasana sen / İşine gücüne baksana"
Attila İlhan

"Ecce Homo!" (İşte İnsan/İşte erkek)
Pontius Platius, çarmıhtaki İsa'ya

"Baki o enis-i dilden, eyvah,
Beyrut'ta bir mezar kaldı."
Abdulhak Hamid, Makber şiirinden

"Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde;  
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.  
Ve serin serviler altında kalan kabrinde  
Her seher bir gül açar;her gece bir bülbül öter."

Yahya Kemal

2 Haziran 2015 Salı

Ülkücü Şehit

Benim bir huyum vardır. Arada bir, ülkücü şehitlere yazılan ağıtları okurum. Özellikle Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu'nun, Akif'in "Asım'ın Nesli"nden mülhem Asım'ın Nesli şiir serisini... Sanırım ülkücülükten kopamamam biraz bu huyum nedeniyledir.

Geçenlerde yine okurken, şahsen tanışmadığım, Facebook arkadaşım Ahmet Karahan ağabeyle tesadüf oldu, bu şiir serisini andık. Şiirlerden birinde anılan "Kara Mürsel, kara üzüm gözlü Mürsel"i, Mürsel Karataş'ı sık sık düşünür, "mesela o genç, anısı yaşatılmayacaksa, boşuna mı öldü" diye anar dururdum. Ahmet Bey de, "Mürsel sanki şu an karşımda gibi..." dedi, ve o dediğinden beri kafamda dönüp duran mısraları şimdi temize çektim. Şiirin ithafı ülkücü şehitleredir ama, Ahmet Karahan'a hediye ediyorum.


Ülkücü Şehit

Yanık bağrı kızıl kurşun sorağı
Pırıl pırıl isyan, vakar ve ülkü
Bilmem kaç bin yıllık göçün durağı
Islığında yetim kalan o türkü.

Ufukta bir yitik güneş avlayan
Göz değil, tirkeştir ucundan çekik
Bir müphem uzağa alıyor nişan
Bıyığından sarkan iki sert tetik

Dikilse, Tanrıdağ, Mingitav, Altay,
Eğilse bir şihab arzın üstüne
Yüzü günebakan, esrik dolunay
Kıblesi bir muştu allanan güne

Bir delik açıldı göğün yüzünde
Boşaldı zemberek, saat duruldu
Kıblesinde bir bozkurtun izinde
Tam Allah'ı görecekti, vuruldu.

M. Bahadırhan Dinçaslan

*Esrik dolunay tabiri, Dilaver Cebeci'ye ait...