24 Şubat 2017 Cuma

Ben Hep Tedbirli Gezerim

"Köşe bucak, yalın yürek
Ben hep tedbirli gezerim."
Hakan İlhan Kurt

Direklerde, duvarlarda
Öfkem çalakalem resim
En tekinsiz diyarlarda
Ben hep tedbirli gezerim

Kovulmuşum her menzilden
Ölsem yok yatacak yerim
Şakiyim yedi nesilden
Ben hep tedbirli gezerim

Bugün mevzim bir koyakta
Yarın dağda Allah kerim
Elim belde göz budakta
Ben hep tedbirli gezerim

Ateş başı öyküsüyüm
Kan içerim adam yerim
Bir eşkiya türküsüyüm
Ben hep tedbirli gezerim

Yedi kızın gözyaşında
Günaha batmış ellerim
Düze inmem, dağ başında
Ben hep tedbirli gezerim

Buza kesmiş dışım kesif
Gayızla dolu içerim
Dünya kuyu, çilem Yusuf
Ben hep tedbirli gezerim

Ala düşmem faka basmam
Pusuyu önden sezerim
Öğütlere kulak asmam
Ben hep tedbirli gezerim

Pervam yok bahtımdan kısmet
Koltuğumda tatlı serim
Bir on dörtlüye emanet
Ben hep tedbirli gezerim

Ebede uzar bu celse
Hükmünü veremez hakim
Ne çıkar fermanım gelse
Ben hep tedbirli gezerim

M. Bahadırhan Dinçaslan

9 Şubat 2017 Perşembe

Feraye

"Dağın maralı, çölün çakalına yar olmaz."

Feraye'nin gözlerinde tanrılar sinsin oynar
Feraye'dir kızın adı Feraye Türkmen kızı
Ferayemin eli iskan obası hep tarumar
Ferayemiz sahipkıran, göğün öksüz yıldızı

Titreyen dudaklarında donup kalan karakış
Ellerinde bir heyecan taze baharla hısım
Gergefinde yedi elvan ebemkuşağı nakış
Boz alışkın gözlerimde parmakları kıvılcım

İplik iplik desen desen bir Türkmence hikaye
Dağdan dağa obaları ayaklandıran kıyam
Feraye yazgımı dokur Türkmen kızı Feraye
Yazmasını yere çaldı gözlerine bakamam

Bir Rafızi sitem yüzün kaldırınca yukarı
Bir damlacık süzülünce gözündeki denizden
Erimez babaerenler bu yıl dağların karı
Erliğinden utananlar at sürsün peşimizden

Elim obam kurban olsun Ferayemiz ağlıyor
Bu kızı ağlatan Tanrı! Cehenneminde boğul!
Seyret Nuh'una nazire Türkmen hışmı çağlıyor
Toplanıyor yazmasının gölgesinde karavul

Bir nedamet zehri ile kirpiğinden çıkan ok
Döşümüzden vurdu bizi haram oldu toy, şölen
Gözyaşında yüz binleri boğana dek dönmek yok
Kuyruğu bağlı kısraklar, yakamızda kardelen

Şimdi İstanbul içine kopsa gerektir tufan
İrkildik ırmağa döndük elbet denize sapar
Uğul uğul ılgarımız, kalpte şaşmaz bir iman:
İriş Dede Sultan iriş! Kıyamet kaçan kopar?

Ruz-u mahşerde hesabı sorulursa erenler
Bir ürkekçe suna için bin güle kıydık deriz
Döktüğümüz kanda yunup belki biraz serinler
Bir tanrıça rüyasında yaşayan Ferayemiz

M. Bahadırhan Dinçaslan