26 Mart 2012 Pazartesi

Koca Adam - Duran Dinçaslan

Koca Adam

-Babam Duran Dinçaslan'a-

Zamanı Tanrı mı yaşar kul mu çeker kahrını*
Yüklen behey koca adam, atan koca sen koca**
Çekik gözlerinle avla ufuklardan yarını
Beş bin yıl beş beyaz telde bıyığından sarkınca

Kaç kışın hatırasıdır alnında pençe izi
Gözlerinde bu parıltı hangi bahara muştu?
Kovaladın beş bin yıldır ahu gibi denizi
Gül ey bak gözünden aktı dudağına kavuştu

Koca adam! Bir çift serçe ellerin titreşiyor
Koca adam! Bir ak sungur yüreğin kavi polat
Kolların mukaddes gökte Tanrıyla güreşiyor
Ayakların birer balbal çığa depreme inat

Şimdi uyu koca adam bir serin su başında
Sil derdini bir gecede beş bin yılın yükünün
Ninnindir, dinle nağmesin oğluna beş yaşında
Tanrıdağ'dan nefeslerle öğrettiğin türkünün!

M. Bahadırhan Dinçaslan

*"Zamanı Tanrı yaşar, insanoğlu hep ölmek için türemiş." Orhun Abidelerinden
**Babamın atası, dedemin adı "Koca"dır, Türkmen kocası, Avşar ulusu dedemin adı.

O zamanlar cezaevinde bulunan babama gönderdiğim mektuptur.

15 Mart 2012 Perşembe

Barbar

Yüreğim doğduğum bozkırdan yanık
Ciğerim geçtiğim çöllerden susuz
Roma'nın yolları uzun, dolaşık
Üstünde ben ıssız, ben aç, uykusuz

-Yükseliyor önümde kubbe kubbe
Sütunlarda zerafetin titriyor
Yaşın yaşın bir ihtiyar rahibe
Tapınağa haberim getiriyor-

Bu gece bu şehre saldığım korku
Sarının yeşilden intikamıdır
Gözlerime haram ettiğim uyku-
Al ipek döşekler serencamıdır

Sana bozkırımdan bir avuç ateş
Göklerimden bir ay, yıldız getirdim
Senin'çin bir adak diledi güneş
En munis köylerin kanına girdim

Süzdüm döktüğüm kan pınarlarından
Ahengini en içli şiirlerin
Gül deşirdim sana mezarlarından
Haritadan sildiğim şehirlerin...

Sana çelenk örülmeyen bağların
Zehir olup karıştım sularına
Sana yolumu bağlayan ağların
Direndim amansız pusularına

Ey kafir Tanrıça! Ey kutlu erek!
Roma senin gözlerinden akıyor...
Suçum yok, ne yapsam, etsem; giderek
Benim tüm yollarım sana çıkıyor...

M. Bahadırhan Dinçaslan

4 Mart 2012 Pazar

Türkçü Destan

"Derviş Paşa gayri kına yakınsın
Böbürlenip dört bir yana bakınsın
Amma bizden gece gündüz sakınsın
Öc alırız ilk fırsatı bulanda!"

Dadaloğlu

Türkçü Destan: Türkistan Ağıdı

Beşbin yıllık bıyığımda kıvrım kıvrım bir tetik
Şakaklarımdan süzülen bir tutam ittihatçı
Kırkdört çatallı bir şimşek göğsümde elektrik
Ben titrerim... Sarsar yurdu dalga dalga bir artçı

Dokuz dallı ağaçtan ben kopan taze bir yaprak
Bahtım tan bağışı bozkır yellerine emanet
Doğu yelinin amansız cezbine kapılarak
Uçarken çok uzak bana, ölüm, teslim, esaret

Atalarım çağırıyor! Kür Şad gözler yolumu
Dağda kurt ulumalarında cıvıl cıvıl kuş sesi
Selamlıyorum gökte bin yıl sonraki oğlumu
Gözlerimde kızlarımın bakir gülümsemesi

Hangi buluttan düştüyse tohumum anayurda
Onun gözyaşıdır şimdi saçlarımdan damlayan
Kükre, gürlesin kasırgan tek beni de savur da
Kurbanın ben olayım hey! Anamın yurdu, uyan!

Bu gece darağacımı sulayan titrek yağmur
Mavi yeşil bezemeli ülkemin sarısını
Nöbet tutan balballarım başımda dik ve mağrur
Dinlemeli kamlarımın şükür yakarısını

Türkistan sana bir avuç ateş çaldım tamudan
Tütsün diye ocakların tanrılarla döğüştüm!
Şimdi benek benek ışık dolsun göğün Türkistan
Borcum yaşamaktı ama bağışla beni, düştüm!

M. Bahadırhan Dinçaslan

Kalbi Türklük için çarparken zindana atılan, işkenceye uğrayan, öldürülen, çocuğundan, anasından, atasından ayrı koyulan, sürülen; zulme uğrayan bütün Türkçüler adına, Enver Paşa'ya ağıttır. Bugün devir Derviş Paşa'nın devriyse de, yarın Dadaloğlu'nun öcü alınacak. "Yeşermesi ektiğimiz tohumun haktır / İşte o gün ruhlarımız şad olacaktır!"

Töre Dergisi'nde yayımlanmıştır.