Beynimi tırmalayan bir kıymıktan daha kurtuldum.İşte çevirim:
Yapraklar uzunken,çimenler yeşil
Baldıran otları uzun ve latif
Bir ışık döküldü semadan çil çil;
Tinúviel ormanda dans ederken...
Yapraklar kadar sık ve öyle kesif
Damlıyordu yıldızlar çisil çisil
Saçlarına elf kızının...O zarif
Bir müziğin kollarında giderken...
Beren çıkageldi,dağ gibi soğuk
Yaprak gibi kayıp,dolaştı durdu
Karmakarışıktı...Yalnız ve buruk
Yanında çağlayan elf nehri gibi...
Ve altın bir ışık gözüne vurdu
Parlak bir yıldırım misali,çabuk
Gölge gibi saçlarını savurdu;
Tinúviel...Göründü peri gibi...
Bakınca o yıldız yıldız gözlere
Takat verdi ayağına bir efsun;
Ne aştığı dağ ne geçtiği dere
Unutmuştu bütün olan biteni;
Fakat kız durmadı bir lahza olsun
Halâ tek başına dolaşmak üzre -
Dansına koyulup- ardınca mahzun
Bir kuş gibi koyup gitti Beren'i...
Rüzgara karışıp uçan sesini
Yaprak gibi hafif ayaklarının
Beren kulağında duydu aksini
Yer altında çağlar misali,derin...
Yapraklarda, en mahzunu sarının
Vermek üzereydi son nefesini
Gidişiyle Neldoreth diyarının
Kış çöktü üstüne,tenha ve serin...
Ardından yollara koyuldu,yayan
Aklı ihtirasta gönlü kederde
Ay ve yıldız ışığında parlayan
Ayazdan titreyen göğün altında...
Göründükçe karşıki tepelerde
Onu bir onulmaz belaya koyan
Gümüşi bir buluttu perde perde
Saklıyordu elf kızını ardında...
Ve şakıdı Tinúviel yeniden
Şarkısından süzülüp geldi bahar
Sanki,bir yağmurdu gönlü şad eden
Göğe doğru kanat çırpan bir kuştu...
Çiçeklerle bezenirken ağaçlar
Canlanan tabiat misali,Beren
Dirildi...Cesaret bulana kadar
İzledi...Arzuyla yanıp tutuştu...
Ve kız kaçamadan ardınca yetti
'Tinúviel! Tinúviel! ' Seslendi...O an
Sesi kızı yaprak gibi titretti
İşledi bir bıçak gibi derine...
Dondu kaldı sema,ırmak ve orman
Ve Lúthien hükme itaat etti
Kapıldı bir sis gibi sarmalayan
Çağrısının karşı konmaz sihrine...
Sarmaladı bir neşe aşıkları
Bakınca Beren o munis gözlere
Yıldızların titreyen ışıkları
Derinliklerinde raksediyordu...
Lúthien zarifçe uzandı yere
Saçları Neldoreth sarmaşıkları
Gibi sardı Beren'i çepeçevre
Her telden bir yıldız aksediyordu...
Bu kaderi kendileri seçtiler
Demir zındanlardan,gece gibi zift
Kokan nice ormanlardan geçtiler
Ayıran denizler girdi araya....
Çözdüler kör talih denilen girift
Bilmeceyi...Ve gün geldi göçtüler,
Ormanda şakıyan bir bahtiyar çift
Gördü son görenler...Ve bitti ruya!
Muhammed Bahadırhan Dinçaslan
Not: Ihlamur Dergisi 6. Sayıda Yayınlanmıştır.
26 Şubat 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)