Dağlara sürgündür Kuray düzünden
Göğün gergefini elleri dokur
Kitapsızdır yaylaların yüzünden
Ayı kandil eder dağları okur
Odur yıldızları salan uykuma
Rüya ırmağında çağlar gözleri
Kirpiğinin uçlarıyla ufkuma
Ebemkuşağını bağlar gözleri
Bu adsız dağların yetimliğine
Sıfatsız bir Avşar tanrılık eder
Bıyıkları yosun, saçı reçine
Ormanı yedekler dağları güder
Kendine ait bir bulutu yoktur
O kimsesiz bulutlara hediye
Her bulutun gölgesine ıhlamur
Diker gölge öksüz kalmasın diye
Ne sırtında mühür, ne doğma nişan
Güneş yanığı yüzünden tanırsın
Ağır kağnısının yükü kehkeşan
Islığında bütün uzaklar yakın
Teşrifini haber vermez kahinler
Ardıçlar, keklikler, yarpuzlar verir
Gözenin, pınarın derdini dinler
Meşe dalında nefesi ürperir
Geceleyin kağnısını çekerek
Yayla yollarını döşeyen odur
Toprağa terinden düşer her çiçek
Seher türküsünden güneş doğurur
Ne bir dua bekler, ne adak ister
Yeter ki kesmeyin Alınkavağı
Şahan yuvasını bozmayın yeter
Kirlenmesin dorukların duvağı
Ağuşunu açıp kuzuya, kurda
Her gün Ziyaret'te növbet vuracak
İsimsiz dağların tanrısı burda
Siz türküler söyledikçe, duracak.
M. Bahadırhan Dinçaslan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder