Üçevler'in yaylasında bir cin düğünü gördüm
Elif Karı'ya anlattım gözlerimi ısırdı
Kulak zarımda vuruyor hala o meşum kudüm
Göz kırpınca geçen bir an - sanki beş bin asırdı
Göğün kuşağı çözülüp düştü bir dağ dibine
Ters ayaklı hafakanlar halay çeker başında
Sunakta adak bebekler gecenin sahibine
Soluk yeşil bir ürperti kadim Yada Taşı'nda
Nebbaşlar seyrine gelmiş dişleri çalıntıdır
Al Karısı aç aç oynar gülüşleri diş döker
Demirkıynak tahta çizer ruhların mezatıdır
Ayın görünmez yüzünden firari gece çöker
Karakorşaklar tepinir çocuk kemiklerinde
Genç kızların saçlarını ziynet takınır cinler
Bir zavallı inler durur kurtçuklar ciğerinde
Diline kızgın yağ basar Felak-Naslar, Yasinler
Peri kızları demlenir yanık kokularında
Cadılar enfiye eder kurbanın küllerini
Peydahlanır insanların saklı korkularında
Yedi başlı Emegenler toyda alır yerini
...
Masumlar ölürken bana ilişmesinler diye
Ben de girdim şom halkaya keyifle alkışladım
İyelere, ıssılara, tanrılara hediye:
Yaylanın sahiplerine ruhumu bağışladım
M. Bahadırhan Dinçaslan