28 Aralık 2023 Perşembe

Savcı Gazeli

-Esir Türk yurtlarından birinde Türkler aleyhinde karar veren bir yabancı savcıya-

Kerhanenin helasında çul-ı keneften doğmuş
Misl-i İsa mucizedir tevellüdü savcının

Meçhul anasına o dem peyman vermiş ebeden
Hıfz-ı hakk-ı sulb-i zina taahhüdü savcının

Oğlanlığın bir hamamda tellaklıkla geçirmiş
Yoktur rüşvetten pervası tereddüdü savcının

Bir garib Türk makamından hakkın arasa savar
İbnelere kahpelere tesanüdü savcının

Müslümana yılda iki gavura her gün bayram
Bu gidişle gelene dek tekaüdü savcının

Pezevenktir köfhehordur gulampare kavattır
Bokun tutmaz sikilmekten koca götü savcının

Bahadırhan Dinçaslan

23 Aralık 2023 Cumartesi

Yasin Karaca Ağıdı

Yirmi kıştır iki bahar daha gördüğüm ne ki?
Kocattıysa beni hayat fakirlikten, zoraki
İlk gençliğin kavak yeli başımda eser benim

Üzülmeyin yad değildir ağuşuna girdiğim
Yerin suyun ataların ruhundan devşirdiğim
Rütbem şimdi tanrıyla bir apoletim er benim

Size bir vatan kazandım kanımın nemasından
Bana düşen bu kadarmış bu hanın yağmasından
Evimiz hep sıvasızdı mezarım mermer benim

Bahadırhan Dinçaslan

12 Aralık 2023 Salı

Erkek

Şeytan fısıldamış benim kulağıma adımı
Cinler kurmuş sünnetimin dağ başında toyunu
Şimdi sana bu lanetle yaşamak inadımı
Miras verdim canım oğlum baban kazdı kuyunu

Ölmekse sen öleceksin iyalinin önünde
Kalmaksa sen kalacaksın batan gemide en son
İyi günde mükafat yok, ceza var kötü günde
Deli gömleğinden beter giydiğin o pantolon

Can değildir taşıdığın fazlalıktır ve yüktür
Dert değildir senin derdin başkasının değilse
Ne olmuş ne bitmişse hep vebalin çok büyüktür
El ayaktan düşmeden öl, oğlum eğer kabilse

El evine sığmazsın sen evinde el olursun
Bütün iktidarın işe yaradığın kadardır
Mahir ellerin isterse çark-ı feleği kursun
Şikayet edilecek bir yanı mutlaka vardır

Bir kadına inanırsın sen de her erkek gibi
Dünya ile arasına siper olur kolların
Doğranırsın ah etmeden fakat işin garibi
Çolaksın diye o kadın başına kakar yarın

Gerçi sen de canım oğlum erkekliğin üzere
Biraz salak olacaksın ömrünün ilk yazından
Söversin babana sen de çarmıhta durduk yere
Çıkana inandın diye bir kadının ağzından

M. Bahadırhan Dinçaslan

20 Ekim 2023 Cuma

Ben de Türk Milliyetçisiyim

-Türk milliyetçisi olduğu gerekçesiyle tutuklanan dostlarımıza-

Kıyamımda meydanlara yağı okuyan balbal
Yel vurdu da aşınmadım sel bastı yıkılmadım
Şahit bana uca Sehend, koca Altay, Kamambal
Piç değilim bir avluya gece bırakılmadım
Ala şafak terekesi rahme düştüğüm kıbal

Haddi midir gün avlayan kısık gözüm ufkuna
Hudut çizsin başı kabak baldırı çıplak güruh
Ay benimdir kasem koydum şamanların nutkuna
Yıldız benim bana bakıp menziline vardı Nuh
Gök benimdir benim naram aksetti ayyukuna

Türk'ü çıkarsan tek yaprak kalmayan esatirden
Sağ elim muştu dağıttı zekatıdır Oğuz'un
Sol elim güreşe durdu yedi tanrıyla birden
Buzulundan pınar gibi türedim de Elbruz'un
Bağdat içre tufan koptum Maveraünnehir'den

Kanla, ateşle, çelikle coğrafyalar dağladım
Bil ki Türk'üm, benim adım atlaslara yazılı
Sencileyin yılan ne ki, ejderhalar bağladım
Nice düşman tepeledim senden daha azılı
Necis kanıyla kılkıyar kılıcımı yağladım

Sen bir taraf, ben bir taraf - hangimizin foyası
Varsa çıksın bu meydanda: Türk'üm, milliyetçiyim!
Sen gevişe durmuş eti haram davar salyası
Ben avını bulmuş kurdun gözlerinin içiyim:
Vuruşsun kurt eniğiyle boz devenin mayası

Bahadırhan Dinçaslan

24 Temmuz 2023 Pazartesi

Son Geminin Ardından


...With flowers crowned I stood on a mound,
and shrill as a call at cock-crow
proudly I cried: ‘Why do you hide?
Why do none speak, wherever I go?
Here now I stand, king of this land,
with gladdon-sword and reed-mace.
Answer my call! Come forth all!
Speak to me words! Show me a face!’
J.R.R. Tolkien



I - Liman

Derinliklerden bir tanrı adımı sesleniyor.

Bir başıma dikilmişim. Gözlerim isleniyor
Şekerlenmiş neşesinden geminin miçosunun
Bir ıslık ıssız limanda çınlıyor uzun uzun
Ebediyyen küllenirken metruk deniz feneri
İp eğriyor bu ıslıktan kıyı boyu cinleri
Kıskıvrak bağlıyor iki elimi iki yana
Son bir veda abidesi konmuş gibi limana
Dikiliyorum ve asla kalkmıyor iki elim
Mazim karanlıktı şimdi ufkum da öyle muzlim
Şimdi onlar "oralı"dır bense daim "buralı"
Bura benimdir - işte ben: Kalanların kralı
-Aynaların, akislerin, yalanların kralı
Cehennem yoluna rehber yılanların kralı
Viraneye kral oldum: yabanların kralı
Ben, eleğin en dibinde kalanların kralı!-
Ayrılırken dalgaların hicran dövdüğü yerden
Poyraz vuruyor yüzüme düşüyor falezlerden
Yuvarlanıyor hatifin uğruna doğru tacım
Poyraz vuruyor yüzüme: Teselliye muhtacım.

II - Ses

Yosunlu bir hançereden geldiği belli, vakur
Fakat asla müşfik değil - gaddar, alaycı, menfur!
Beni sesleyen o meçhul tanrı neyin nesiydi?
Belki kılıç artığı bir kafir efsanesiydi
Müminlerinin külleri savrulunca denize
Sığınmıştı bir intikam vakti için gerize
Bahtı kara leventlerin gözlerini yiyerek
Kıvrılmıştı bu koyağa sinsi yeşil engerek!
Hicranımın rayhasını alınca melun burnu
Kıpırdanmış olsa gerek uykuda ismi memnu
Ya adımı nasıl bildi? Kafir mabudu işte
Şeytan da büyük alimdi... Belki de o küpeşte
Bir dostumu kurban verdi dalgaların koynuna
Boğulurken fısıldadı adımı dostum buna
Zavallıcık! Bilmez misin hain olur gemiler
Binmeyen pişman olur da... Binen, binmemek diler

Neyse nedir, ben bu sesin düşer miyim peşine?
Yeniden bir serüvenin taze keşmekeşine
Takatım yok, maceraya yetmez artık nefesim
Son gemide dostlarımla gitti benim hevesim.

III - Eve Giden Yol

Seni kimse ayıplamaz ister yürü, ister dur
Ey çağı geçmiş küheylan - şimdi topal ve kambur
Ne kız kaldı kaçıracak yedi talip içinden
Ne aşiret vurulacak yaylak vakti göçünden
Dört bir yana beş bir yana dostuna kömek için
Balkandan yardan koyaktan aşarak doludizgin
Düşman vuran yiğitlerin yoldaşı yağız atım
O şen şakrak zamanlardan şimdi uzağız atım
Kimseler çağırmaz bizi gece körü imdada
Senin de çürümek düştü bahtına bir tavlada
Kılıçlar döndü başında korudun süvarini
İncitmedin ak elleri kızıl kına gelini
Tuzaklar seçti ayağın geçitler buldu gözün
Şimdi ömrün gecesidir geçti senin gündüzün
Atlar rüya görür derler... Düşlerinden haber ver
Kemancının çayırında buluşmamız mukadder
Şuracıkta ölsen inan üzülmem öldüğüne
Kömey eder uğurlarım seni sonsuz düğüne
Yeni sahip bulacağın gün, üzülme, yakındır
Tanrılara binek olmak elbet senin hakkındır.

Kaç yıl sonra unuturum yaylanın yollarını?
Kaç yılın rüzgarı örter yiğidin mezarını?
Kaç yıl geçince resmini içimden siler hatır?

Bu dağları yine görmek nasip olmayacaktır.

Yar yetimi kaldık işte ıssızdır Kuray Düzü
Kalsa nola ahirinde gözlerim dağ öksüzü?
Keyfi mi var sofraların bir başına kurunca
Kadehler kime kalkacak hep yalnız oturunca?
Eve dönmek hayaliydi evimden daha sıcak
Döndüm işte. Çıkmayınca bana mezar olacak.

IV. Martı

Tütün kesem bedenimin cüzü oldu bu evde
Sanki cehennem çektiğim duman içre peşrevde
Üflediğim kıvrımlarda encamımı çiziyor
Gözlerimde benek benek zebaniler geziyor
Beni bekliyor ağuşun açmış şeytan: "Evladım
Hasretinle Kariya'da çöktüm ihtiyarladım
Asıl evin seni bekler yedi kapımız açık
Bütün dostların burada - gel sılaya dön artık!"

Bir martı. Uğursuz sesi işkence kulağımda
Dedim ne işi var bunun denizin uzağında?
Bana o meşum akşamı hatırlatmak için mi?
Gözcü yuvasından saldı bu kuşu o son gemi?
Benim ufkum yabancıdır kuzgundan gayrısına
Martı sesi yakışır mı bozkırın sarısına?
Paslanmış çakaralmazım işler mi acep son kez 
Bir ders alsın endişemi ihlal eden kerkenez
Kurdum zembereği çaktım bir amansız yalımı
İndirdim bunlu ufkumdan nev-zuhur deccalımı
Süzülürken yere doğru bir damlacık süzüldü
Gözlerimden yanağıma - zavallı martı öldü
Son gemiye binip giden dostlara ağıt yaktım
Karayele binip düşen teleğine bıraktım.

M. Bahadırhan Dinçaslan



30 Mayıs 2023 Salı

Uyan



Uyan ey, Tanrı'nın kudret eliyle
Kıtaları kızıl boyayan ressam!
Demir dağlar eritmedin mi, söyle;
Tarihin katibi sen değil misin?
Konuşsan da bu layemut nefesin
Ezgisine hürmetimle hep sussam

Tanrılara güveylik eden civan
Ey kükreyen aslan niçin hamuşsun?
Sözünün bittiği külliyen yalan
Poyraza nazire dudaklarında
Kalmadı mı son bir davudi nida
El konuştu, şimdi Türkler konuşsun

Altındağ'ın yamaçları yetimdir
Yetimdir nalları özleyen bozkır
Kirpiği afakı avlayan kimdir?
Kimin ocağından kaçan kıvılcım
Yıldızları tutuşturan bu yalım?
Benim de! Benim de! Dikilip haykır!

Nerede koşumu azı tılsımlı
Atının sağrısı al kanatlılar
Nerede sert bakışları çalımlı
Toy tepreşle cümbüşlenince yayla
Peri zülüfünden sorguçlarıyla
Azrail'i kovalayan atlılar

Üzerlik yaktımdı düşümde gördüm:
Bıyığına adam asan yiğitler
Atlarının kuyruğu dokuz düğüm
Ejderhayı bağladılar kıskıvrak
Ve şarkılar söylediler şen şakrak
Diş öğütüp şimdi susan yiğitler

Bahadırhan Dinçaslan

26 Mayıs 2023 Cuma

Macar Çobanı - Çeviri (Ady Endre)



Bir Hun çobanıydı iri gözleri
Arzular ve ıstırabın yuvası
Sürüsünün tek menzilli seferi:
Meçhur Macar Hortobagy ovası

Alacakaranlık, seraplar ince
Efsunladı belki bin kez ruhunu
Fakat kalbinden bir çiçek bitince
Kendi hayvanları yediler onu

Fevkalade şeyler geçti aklından:
Kadın, şarap, doğum ve ölüm - saydı
Epey bilge ve kudretli bir ozan
Olurdu o başka yerde doğsaydı

Amma gözü ilişince sürüye
Bok lekeli sağrılarını dövdü
Gömdü şarkısını, döndü geriye
Islık çaldı, oha dedi ve sövdü

Orijinali: Ady Endre, A Hortobágy poétája
Çeviren: M. Bahadırhan Dinçaslan

10 Mayıs 2023 Çarşamba

Mürted

-Mene, mene, tekel, ufarsin-



Bu gökleri yayan yoktur manasızdır şu bulut
Tevekkeli değil sana taş mihrabın sustuğu
Bir başına zavallısın - nisyan, hüsran ve sükut:
Tanrıların tükürdüğü kör şeytanın kustuğu

Dön, dönüşün kendinedir bürünme örtülere
Hakikatin gamı hülya tesellisinden iyi!
Uğurla bir kıyam ile derhal geldiği yere
Sana helaller, haramlar getiren süvariyi

Vurdu Hicaz afakına Hadramut'un ayazı 
Arş u ferşin duvarında kusuru latif barok
İhtiyar şairin titrek elleriyle bir yazı:
Sıkletin zayıf günlerin sayılı ve hükmün yok.

Bahadırhan Dinçaslan

22 Nisan 2023 Cumartesi

100. Yıl Marşı

-M. Kaan Akçatepe'ye ithaf olunur-



Kurdun rahmine düştü bir asrın şafağından
Tanrının bir asırdır söyünmeyen ateşi
Bir sarı yağız hilal doğdu Tanrıdağı'ndan
Şavkı ısıtır Türk'ü kıskandırır güneşi

        Bir damga vurduk asra kalacak ilelebet
        Milletinin şanında çok yaşa Cumhuriyet!

Bir kıyama çağırdı, dedemin kemikleri
Kıpırdadı yaylanın başındaki mezarda
Akdeniz'i gösterip buyurunca ileri
Turkuvaza boyandı döktüğüm kanla ferda

        Yedi rengin kızılı oldu tacına ziynet
        Ak alnın dik başınla çok yaşa Cumhuriyet!

Mülkü onun uğrunda candan geçene verdi
Kudret eliyle alıp Atatürk'ün pazusu
Bin yılın göz yaşından ıssız bozkır yeşerdi
Taze bahara doydu Türk'ün körpe kuzusu

        Bir daha ağlamak yok uzak senden kasavet
        Türkane neşemizle çok yaşa Cumhuriyet!

Yeni baştan dünyalar yaratılırsa bir gün
Baş köşede Türkiye alır yine yerini
Şiarın bu Türkoğlu: Çalış, güven ve öğün
Torununa miras ver Ata'nın eserini

        Yeni asrın ufkunda beş bin yıllık bir heybet
        Asya'nın iftiharı - çok yaşa Cumhuriyet!

Bahadırhan Dinçaslan


18 Mart 2023 Cumartesi

Chatterton'un Ölümü



Mezarla kavgası vardı araya girmek çetin
Tanrıyla senli benliydi anlamaz, alkışlardık
Düştü bir soğuk gecede peşine hayaletin
Kelebeklerin peşine - gencecikti, pek yazık

Yeni şarkılar aradı - akislerle yetindi
Yeni renkleri özledi - bulamadı burada
Belki Kuzey Yıldızı'na şiir yazıyor şimdi
Baki kalan bu kubbede yarım yamalak sada

Kadeh yarım, sigarası yeni yanmış tablada
Öksüz kaldı nefesini miras memuru böldü
Daha çok şiiri vardır diyorken biz zulada
Apar topar yaşamıştı alelacele öldü.

M. Bahadırhan Dinçaslan

15 Mart 2023 Çarşamba

Matsievskiy'nin Gözleri



-Eğilmeden ölen Oleksandr Matsievskyi'nin hatırasına-

Göz deyince ben büyük, büyük şeyler anlarım*
Her gözde başka bakar mavi, yeşil ve ela
Kimi tastamam bakar kimi ucuyla, yarım
Kimi gözde Azrail sinsin oynar mesela
Derininde bir yerde ağuş açar mezarım

Göz deyince ben büyük, büyük şeyler anlarım
Bazı kirpikler yanar cemre dökülür pul pul
Öyle sahi, uzansam sigaramı yakarım
Yahut çığlar emziren yalaz mavi bir buzul
Kaskatı keser bana bakınca bıyıklarım

Gözler, gözler ıtırlar bir ruhun mayasını
Bir pul altın çapağı sıçramış teraziden
Her gamzesi varaklar Mamay'ın rüyasını
Bazı gözler baktı mı tarih bakar maziden
Saklar derinlerinde öksüz coğrafyasını

Kimi göze bakılmaz gözü dağlar haşmeti
İtil Yayık arasın basan seller gibidir
Her kırpışta bastırır kızılca kıyameti
Sanki sonrasız günün ebedi sahibidir
Çatık kaşları meşum - saklar şom alameti

Allah'a posta koyan Azazil gibi mağrur
Ben O'nun gözlerini anlarım göz deyince
Dikilip baktığında kancık soyu kudurur
Slava Ukraini! Ayeti yedi hece
Bir put gibi dikilir küffara ferman okur!

Bahadırhan Dinçaslan

11 Mart 2023 Cumartesi

Türk'ün Yüzü Bayraktır




Korkma nişansız kaldım diye kalabalıkta;
En karanlık gecede parolan bu ışıkta:
Kurdun yüzü mübarek, Türk'ün yüzü bayraktır.

Daraltmasın göğsünü gördüğün bunlu rüya
Ey bin yıldır elini çöz denilen Kurtkaya
Sen bırakma elimi, düşmanına bıraktır

Nasıl örterse bahar bozkırın üzerini
Bu zavallı ve yetim milletin kaderini
Kendi azmi, kararı yine kurtaracaktır.

M. Bahadırhan Dinçaslan

15 Şubat 2023 Çarşamba

Zelzele Ağıdı




Ben bu dağları bilirdim evim barkımdı dağlar
Suyun içer nimetin yer havasını solurdum
Pusulamdı bunlu günde zirvelerine bakar
Kıblemi nerede olsam dağlar ile bulurdum

Dibek Dağı'ndan Binboğa avaz etsen duyulur
Bozhüyük'ten İncemağra bir yürük atın harcı
Soğukpınar'ın üstünde alaca gün koyulur
Dağa kaçardık susadan görününce aşarcı

Bu dağlarda pusu attı Gizzik Duran gavura
Bu dağlara adak verdik havuttan kaç bebeği
Ziyaret'te top atışı kaldırırdı sahura
Ayılarla güreşti bu dağların kelebeği*

Şimdi ufkum dağ yetimi gözlerim dağ öksüzü
Gözeler mi küstü bana çatlak dudağım çorak
Hangi dağın iyesini kızdırdı Afşin düzü?
Kim derdi ki evim barkım üstüme yıkılacak?

Gök göçtü de yer yarıldı dağ devrildi yuvama
Bozgun oldu Elbistan'dan Gavur Dağı'na Bozok
Hatıralar havsalamda yerli yerinde ama
Dağlarım yerinde yok.

Bahadırhan Dinçaslan

*Kelebek ok yay almış ava şikare çıkmış / Donuzları korkudur ayuları koçmağa.

30 Ocak 2023 Pazartesi

Koçaklama

-Oğlum Elçibey Duran'a-

İçenin ciğeri buzul kesilir
Bizim yaylaların suyu sert olur
Yiğit olan böbürlenir, kasılır
Hasmına öğünen civanmert olur

Erimiz zorludur şeytanın dölü
Binse taşağını taşımaz tülü
Kavgayı duyunca sağalır ölü
Beşikte balalar büyür kart olur

Yazgılı kıvılcım bulur kavını
Pazudan devşirir demir tavını
Şahin kocasa da vermez avını
Aslı kurt yavrusu gene kurt olur

Miğferi kanatlı Avşar bazları
Peşinde gezdirir umum kızları
Dar gelir diyar-ı Rum'un düzleri
Göçü Arş'a çeker, konar yurt olur

Meydana çıkınca gardaşı komaz
Paşaymış, sultanmış birin masimez
Bin adem böğürtür bana mı demez
Tayı berelense ona dert olur

Yörüğün sefası bura kadarmış
Yedi yerden yayla yolunu sarmış*
Hasmın sancağında üç hilal varmış
Elçibey gülümser hilal dört olur

M. Bahadırhan Dinçaslan

*"Çukurova'da bulunan Afşar Aşireti'nin yaylaya çıkarken kullandığı dört yolun görevlendirilen beyler tarafından kesilmesiyle aşiretin yaylaya çıkmasının ve etraftaki meskun ahaliye zarar vermesinin önünün alınacağı..."