31 Aralık 2021 Cuma

Cinayet Mahalli



Yer ananın kemikleri ekleminden kırılmış
Yırtmış sünmüş derisini - mide bulandırıyor

Kayalıklar arasından bir gözenin ıslığı
Kan kaynıyor uğul uğul gözü sulandırıyor

Yaramaz yıldızlar torlak meşeyi lafa tutmuş
Anlatıyor dün geceyi - epey ballandırıyor

Bin yıl geçse bu cesede kimseler rast gelemez
Cin düğünü ayağından asmış sallandırıyor

Sarız'da ihtiyar ebe biliyor da aslını
Sadede gelmiyor hala lafı dolandırıyor.

M. Bahadırhan Dinçaslan



3 Aralık 2021 Cuma

Doksan Dokuz



Başkimse köyünün yakınlarında
Kimsesiz bir başın taşı uyuyor
Bir küçücük tümsek yol kenarında
Konuşmuyor ama bizi duyuyor.

Köylünün yadından düşse de adı
Çoktandır ziyaret olmuş merkadı
Ebedi ribatın meçhul evladı
İşte bu mezarda şafak sayıyor

Köhne fakat ölü değil bu mezar!
Capcanlı, yakından kılarsan nazar:
Doğan güne her sabah selamı var
Doğmayan hilale gönül koyuyor

Bir yakın fetihin muştusu için
Yıldızı gözleyen şafağı, sakin
Elleriyle doksan dokuz erbain
Mübarek kanıyla ala boyuyor

M. Bahadırhan Dinçaslan



17 Kasım 2021 Çarşamba

Baş Ağrısı Şiiri

Şakağımın dikişi attı atacak Gülsüm
Sigaram nerde benim? Getir kurban olayım
Sabah göz bebeğinde bıraktığım tebessüm
Kül tablama döküldü - kaybolduğu yer meçhul
Akşam takınmam gerek söyle nerde bulayım?

Zihnimde bir mürekkep balığı boz bulanık
Hafakan denizinde yelkenim suya indi
Tuz ufalar dişimden titrek dudağım yanık
Duymuyorum kendimi içimde uğul uğul
Bir deprem çatırdıyor meşum ve mütemadi

Kemiğimin özünü kurtçuklar kemiriyor
Kalbimin tellerini dokuyor bir örümcek
Gözlerime yapışmış bir sülük semiriyor
Dökülüyor üstüme göğün kuşağı pul pul
Işık yok, karanlığı dörde kırar bir mercek

Sevincimi cinlerin kör metruk pazarına
Şeytan aldı götürdü, satamadan getirdi
Kan tükürdüm bahtımın hep yek gelen zarına
Son defa attım artık her ne gelirse kabul
Başım ağrıyor... Başım! Beynime kramp girdi!

M. Bahadırhan Dinçaslan



12 Kasım 2021 Cuma

Koynumdaki Yılan

 -Eşim Gülsüm'ün bana 'patlıcan burunlu' demesi münasebetiyle-

Hayat ona güzeldir vallahi elde törpü
Anlatır da anlatır benim gözümde çöpü
Gözündeki merteği anlatsan bayılandır

Ne senaryolar yazar eve geç geldim diye
İnanmayın hakkımda anlattığı bir şeye
Dedikodu kazanı işi gücü yalandır

Hem dolduran top odur hem de solduran soptur
Bütün bünyeme sızdı o ne sinsi mikroptur
İştihası dışında her şey "falan, filan"dır

Elde terlik başımda bir zından heyulası
Vurur her gün kafama bu Allah'ın belası
Evdeş değil yar değil koynumdaki yılandır.

M. Bahadırhan Dinçaslan

1 Kasım 2021 Pazartesi

Elçibey'in Gözleri

-Doğumunu saatleri sayarak beklediğim müstakbel oğlum Elçibey Duran'a-

Elçibeyim nasıl bakar babasının yüzüne?
Elçibeyim nasıl koklar anasının göğsünü?
Elçibeyim Elçibeyim gün görünsün gözüne
Dudağında kıvır kıvır yıldızların düğünü

Elçibeyim de yürür mü her sabah bu sokakta?
Şu parkta dizini yarar şurada bir kız öper
Sağ yumruğun şehadeti and içer mi ocakta?
Hangi aşka derviş olur, hangi mazluma siper?

Bilmem neye benzeyecek bilmem neyi sevecek?
Dedesinin bıyığından düşen yıldız tohumu
Ebesinin masalları küçük bağrında çiçek
Açar da gül rayihası serinletir ruhumu

Elçibey'in asi kanı koca şahan soyudur
Aslı kurttur kurda çeker avın aldırmaz ele
Ölür de bükülmez dizi babasının huyudur
Meğer kaptırmamış olsun gönlünü bir güzele

Garpta, şarkta alameti müjdeyle sezilecek
Taştığında yaylamızın kurt sulayan özleri
Yedi gezgin yedi gökte hizaya dizilecek
Hilal gibi açılınca Elçibey'in gözleri

M. Bahadırhan Dinçaslan

26 Ekim 2021 Salı

Ters Gidiyor İşlerim


-Semper in angaria!-

Tütün kesem delinmiş çakmağım çakılmıyor
İçerken kadehime dökülüyor dişlerim 
Düşen bin parça cüzzam yüzüme bakılmıyor

Ters gidiyor işlerim.

Öfkeliyim çay bile akşamdan kalma bayat
Bağırsam şakağımdan atıyor dikişlerim
Bu ne sonsuz angarya! Bu ne boktan bir hayat

Ters gidiyor işlerim.

Temrenimi zağladım büzgün dudaklarım yay
Fakat ağzımı açsam kopuyor kirişlerim
Bir otistik tanrıya ben miyim ulan kobay?

Ters gidiyor işlerim.

Bıyıklarımı yolar bütün gece odamda
Parmağımı kemirir dudağımı dişlerim
Gökyüzü öğürüyor cerahat akan damda

Ters gidiyor işlerim.

Bastığım yere lanet baktığım yere küfür
Sisifusluk oynuyor gidişler-gelişlerim
Cehennemin müştakı içimde şeytan üşür

Ters gidiyor işlerim.

Revan ömrüm raşesiz serencamım neşesiz
Bir kere endişesiz geçmiyor teftişlerim
Midem çığlık beşiği ve ruhum iaşesiz

Ters gidiyor işlerim.

İncimi domuz yedi hasadımı kargalar
Toplamadan kurtlandı dalında yemişlerim
Ucu meçhule bağlı kolumda pırangalar

Ters gidiyor işlerim.

Soluma tükürdüğüm cinnetin dehlizinde
Bütün gece adımı okuyor keşişlerim
Sürünüyor hayatım şeytanımın izinde:

Ters gidiyor işlerim.

20 Eylül 2021 Pazartesi

En Güzel Bekleyişe

-Müstakbel oğlum Elçibey Duran'a-

Yedi dağda yedi koyak yedi deden yatağı
Kırk gözede kırk üveyik ebelerinin sesi
Sen bu dağların oğlusun - Binboğa'dan aşağı
Hoş geldin kısa ömrümün en latif telaşesi!

Şimdi düşler görüyorsun bir yıldızın rahminde
Bir avcunda kan topağı birinde ay ışığı
Üç ocaktan yükseliyor adın her bir aminde
Allah kıskanıyor seni meleklerin aşığı!

Sen eşkıyalar ahfadı sen kafirlerin soyu
Beşiğin kurulsa gerek boz şahan yuvasına
Sen dünyadan alacaklı - lanetli kanın koyu
Doğacaksın asırlık bir meşum kan davasına

Ananın göz yaşlarını kine dizmiş bir kolye
Dededen kalma bir duruş: kısık gözlü ve mağrur
Terekende bir tabanca, namlusuna sürmeye
Babanın çürük dişleri - sana mirasım budur

Gezeceksin canım oğlum sen bu yerin yüzünde
Baş eğmeden, eğdirmeden, bir başına ve metin
Bedenin Kızıl Elma'da ruhun Kuray düzünde
Düşler, arzular ve ülkü: Budur tek emanetin

Seni gözlüyor bir deden sakalı buza kesmiş
Mavi gözleri ufukta kaskatı balbal gibi
Ninen hala ağıttadır mübarek göğsü geniş
Senin kaygınla çarpıyor ademde yorgun kalbi

Baktığı yer gün yaşığı dokunduğu yer yeşil
Kalplerde umudun remzi, dillerde mesel oğlum
Yalnız babanın kırışmış, mahzun gözleri değil
Binlerce göz üzerinde, bunu bil de gel oğlum

M. Bahadırhan Dinçaslan

31 Ağustos 2021 Salı

İsimsiz Dağların Gelini

"Men künnü nürün aynı carıgın
Berrikme aruvum seni üçün
Kanatlılanı carık cırların
Berrikme aruvum seni üçün"

Ardıçlı dağların eteklerinde
Toy tepreş kurulmuş halay çekilir
Köroğlu havası harman yerinde
Allah'a bıyıklı başlar dikilir

Ne imam ne dua - yalnızca rakı
Ne ahkam ne köşkem - yalnız kahkaha
Unutulmuş nice bir dilde şarkı
Küfür kıyam olur ağar Allah'a

Yaylanın al elvan yedi çiçeği
Layığının beliğinde gülümser
Yıldızca boşalır yüzünden çiği
İsimsiz dağlardan bir rüzgar eser

Kırk göze köpüğü hilkat mayası
Avcunda palamut bütün çeyizi
Meşelerin otuz yıllık rüyası
Surete bürünür şad eder bizi

Bu dağlar erkektir meşe bıyıklı
Gözleri kısıktır sesi derinden
Tetikte kulağı, kurulmuş aklı
Bir sesi bekliyor harman yerinden

Ebemkuşağından inci dökülür
Verilir muştusu taze gelinin
Yalçın yarları yerinden sökülür
Dağlarım üşüşür toyuna senin

Beklenen gelin gelince dağlara
Bulutları sarar bir ince "evet"
Ardıçlar fısıldar yaşlı pınara:

Kızlar geldi yaylamıza nihayet.

17 Ağustos 2021 Salı

Hudut Namustur

Haset çeker elbet yüksekten uçan
Erlikten anlamaz düşmandan kaçan
Ne bilsin mahfilde döllenen sıçan
Bize zından değil tuğyan kabustur
Apış aran değil - hudut namustur

Hamiyyet mayası meşreple yazdık
Tulparla Kobrayla Akreple yazdık
Palaska, postalla ve keple yazdık
Dağımda taşımda hep aynı düstur
Neyine batıyor? Hudut namustur!

Ey genç! Tan ağarır, hafifler acın
Kurdun eniğine denk midir hecin?
Ey bidad! Göğümde kükreyen gücün
Yeterse vicdanın sesini sustur
Bir vuruyor kalpler: Hudut namustur!

M. Bahadırhan Dinçaslan


9 Ağustos 2021 Pazartesi

Müntehir

İyi bilirdim, daim doluydu çaydanlığı
Seherde çorbacıda içerken karanlığı
Mırıldandığımız birlikte bir şarkıydı 

İzin isterdi benden kerih vakitten önce
Namaz kılardı ben de kafa bulurdum ince
Öteden beri öte alemler merakıydı

Düğümlendi kursakta onsuz aldığım yudum
Dost muyum? Adam mıyım? Ben de sizinle duydum:
Arkadaşım bu akşam kendi canına kıydı.

M. Bahadırhan Dinçaslan

12 Temmuz 2021 Pazartesi

Eyvah Gibi

Bir keşke vicdanımda
Sızlıyor günah gibi
Kum dolmuş limanımda
Yalnızım Allah gibi


Ne derdime bir kulak

Ne bir dil teselliye

Uyumak, hep uyumak

Yarın değişir diye


Gülümü yedi geven

Yeşili, kara bahtım

Yelkenlerimden kefen

Biçti bana hayatım


Kelebektir, eceli

Hemen gelir düşümün

Bin yıl ağıt bedeli

Bir lahza gülüşümün


Sürer bozduğum yemin

Sırtlan gibi peşini

Kendi cehennemimin

Ben yaktım ateşini


Rütbeler günden güne

Omzumdan sökülüyor

Öz kabrimin üstüne

Dişlerim dökülüyor


Bir gözümde cinayet

Öteki gözüm şahit

İğrenir benden elbet

Söndürdüğüm izmarit


Kulağımda işkence

Bir ince eyvah gibi

Göz kapağım önümce

Alem-i berzah gibi


Bakışlarımda ceset

Dudaklarım mülevves

Aynamda bir hayalet

Kursağımda bir heves


Benim benim düşmanım

Ben ettim ne ettimse

Kendimden çok pişmanım

Ebede uzar celse


Kuruyacak boş kafam

Mezar taşım olacak

Amel defteri sayfam

Bu kıtayla dolacak:


Bir keşke vicdanımda

Sızlıyor günah gibi

Kum dolmuş limanımda

Yalnızım Allah gibi

2 Temmuz 2021 Cuma

İki Çentik

Atalardan muştu geldi - tan yeri şimalinden
Bir yıldız bağışlıyormuş gözüme hilalinden
O benim gözleri mercan zülüfleri kömürüm

Kirpiklerimde ürperti - gözlerimin içinde
Bir turkuvaz tan saati ata ruhları zinde
Tepreş havasına çaldı dudaklarımda küfrüm

Muştuya sarılı kaygı ruhumda iki çentik:
Güzel başı Türklüğünün şehadetince dimdik
Gezsin diye mermilerin üstüne mi yürürüm?

Korkarım ki yad dokunur gül parmak uçlarına
Yahut yel değerse diye müstakbel saçlarına
Bir uslanmaz teyakkuzda geçecek bütün ömrüm

M. Bahadırhan Dinçaslan

5 Mayıs 2021 Çarşamba

Işınsu Ağıdı



-Sancısıyla büyüdüğümüz Emine Işınsu'ya-

Bukağıda kırılsa da dört yerinden kanadı
Çocukların düşlerinde taptazedir inadı-
Kartal namzedi bir serçe gök telek büyütüyor

Mayası bir güz gülünün bahara siteminden
Azap dolu toprakların kısır cehenneminden
Bir doğum sancısı rahmi gelecek büyütüyor

Göçtü, Kaf Dağı'nın ardı artık yemyeşil umut
Şimdi bir küçücük İlay maverada layemut
Benzinden ak topraklarda bir çiçek büyütüyor.

M. Bahadırhan Dinçaslan

4 Mayıs 2021 Salı

Garanik




Garanik! Ufkuma yüzün bir tanrıça çiziyor
Haşyetimden hicabımdan gözlerim delik-deşik
İçimde bir gökyüzü var kanatların geziyor
Yedi renk zafer takının ayağında bulduğum
Hazinenin sandığında yalnız çeyizin eksik

Üzerinde bir beyaz tül - mehtabı dokumuşsun
Birer yıldız düğümlüyor gerdanında her iplik
Üzgünsün - senin olmayan bir şiir okumuşsun
Anlamıyorsun ben senden bahsetmiyorsam yoğum
Ömrüm sana mektup ruhum pul parası metelik

Lebbeyk ey sanemâ lebbeyk kûyuna geliyorum
Kalbimde kaskatı ikrar dilimde küfür teşrik
Adından mülhem bir vezne seni heceliyorum
Sana açılıyor vecdle ellerim boğum boğum
Adını her andığımda şahit parmağım dimdik!

Suretini bıraktığın aynamda bir kainat
Her sabah gülümser bana anam yüzünce nazik
Her akşam bir raks sergiler guruba kanat kanat
Talihimin alameti başımda dönen kuğum
Kirpiğime bulur konar göz kapaklarım esrik

Üzüntünde bin cehennem tebessümünde cennet
İşte elimde bir balta - bütün putlarım devrik!
Enkazın tam ortasında titreyen bir nedamet-
Rahmanımsın ve rahimim; hicranım, mutluluğum!
Günahlarıma mağfiret açık kolların müşfik!

Müşriğinim, ayağının ucuna darmadağın
Kurban diye bıraktığım özrüm, utancım müşrik!
Bana ayetler üflüyor iki gözün - dudağın
Cehenneme giden yolda göz kapalı uyduğum-
Ey şeytanın sevgilisi! Ahu endam Garanik!     

M. Bahadırhan Dinçaslan

30 Mart 2021 Salı

İmkansız El

"Yo no quiero más que una mano;
una mano herida, si es posible."



Kırık parmakları ruhumdan ağır
Pes etmiş bir imkansız el kıvrılır
Kafatasım içindeki boşlukta

Aynada bir çatlak gözlerim kısık
Nazarımı perdeleyen karanlık
İçimdeki siyah tuvalde nokta

Midemde küllenmiş bir yangın üşür
Ebedi terennüm dilimde küfür
Ciğerimde son bir berceste makta

M. Bahadırhan Dinçaslan

23 Şubat 2021 Salı

İsrail



Ey beli kırılmaz kısrak gem vurulmaz heyelan
Gözlerinde bir canavar saçların sırma yılan
Kaskatıyım huzurunda yazgıma mütevekkil

Ciğerimde biriktirip yedi kat cehennemi
En erkek sesimle sana seslensem kar eder mi?
Ebrehe olsam ne yazar - kirpiklerin ebabil!

Tutuluyor dolunayım gece düşünce gölgen
Bakma kayıtsız nazarım sen önümden geçerken
Tanrılarla güreşiyor içimde bir İsrail

M. Bahadırhan Dinçaslan

7 Şubat 2021 Pazar

Türk'e Üçüncü Öğüt

-Neyzen Tevfik'in aziz hatırasına hürmetle-

Kendi damına sıçradı yaktığın meşale Türk
Gökten bekledin nafile işe müdahale Türk
Sen maziye dönüp baktın eller istikbale Türk
Arap kurtarır kendini iş sana havale Türk
Korkarım sana kalacak ahiren ihale Türk

Bol karılı bir cenneti gözüne serap ettin
İki sarhoş halifeye kanını şarap ettin
Arabistan mamur oldu ülkeni harap ettin
Sulbün yekten piç oldu ya künyeni Arap ettin
Şeytana iş bırakmadın daha izmihlale Türk

Haşimoğlu sorsa idin bilir miydi dedeni?
Sen ezber ettin Kenan'da her bir koyun güdeni
Bir arsenik kuyusundan doldurunca mideni
Bozkırlıya barbar dedin bedeviye medeni
Arab u Fars sahbasında bir garip piyale Türk

Sıkıştın diyar-ı Rum'a üç tarafın denizdir
Bu boz çorak cehenneme cennet diyen kerizdir
Bir oğlana nikahlandın sivilcesi çeyizdir
Heyecanla atıldığın bok kokan bir dehlizdir
Götten adam doğduğunda erersin ikbale Türk

İşerken destur istedin sıçarken izin aldın
Bir cariye tüccarına kız verdin gelin aldın
Sen duana ümmetinden ne zaman amin aldın?
Aksine dara düşünce beddua, telin aldın
Ümmetin yeter kalmazsa düşmanın ikmale Türk

Deve sineği'çin bozdun boz şahan yuvasını
Üstünlüğü Arap aldı sen aldın takvasını
Düşünmedin giriştiğin işin muhtevasını
Bitireyim derken Arap aşiret davasını
Uğradın öz vatanında beter inhilale Türk

Unutuldu yedi'klimde alkış alan şarkımız
Kalmadı insan suretli maymunlardan farkımız
Çelik dişlilere mağlup oldu ahşap çarkımız
Asırlardır Atatürk'ü bekliyordu Şark'ımız
Sen doğurdun ve yedirdin O'nu kil u kale Türk

Şimdi titre kendine dön silkelen hizaya gel
Ataların el ediyor yüksel de fezaya gel
Demek değil çık dininden Lat, Menat, Uzza'ya gel
Parçala da putlarını milli hafızaya gel
Bul şu dinden ve sikişten gayrı bir meşgale Türk

Şöyle elli altmış yıl hiç bahsetme diyanetten
Boş ver falanca ne meal çıkarıyor ayetten
İlhamını al Gazi'nin verdiği işaretten
Mayan hamiyet hamurun Türkane cesaretten
Ver en Türkçe cevabını bin türlü misale Türk

Kendine dön, kendine sor alemde fikrin nedir?
Sohbetin ne, mülahazan, dilinde zikrin nedir?
Tuzak dolu şu alemde düşmana mekrin nedir?
Uzak düşen kardeşini sebeb-i takrin nedir?
Buğzet bi'r-i safilinde şu düştüğün hale Türk

Boş hayaller peşinde bir avare Mecnun olma
Bidad elinde mustarip, zalime zebun olma
Her nokta-i nazardan sen insan ol, maymun olma
Ne alırsan fazlasını iste hiç memnun olma!
Hakikatin üstün gelsin en çılgın hayale Türk

M. Bahadırhan Dinçaslan

2 Şubat 2021 Salı

Kaldır Başını



İnsanı bidade biat yaralar
Sen eğme, eğilsin alnı karalar
Dalkavuklar, puştlar ve maskaralar
    Sırtlan gibi sürseler de peşini
    Gençsin ve güzelsin - kaldır başını!

Göğe bak - gözlerin hilale baksın
Öfkenin gözünde yıldızlar çaksın
Adam öğüten çarkta bir çomaksın
    Dişlisi kırılır, az sık dişini
    Kamburun çıkmasın - kaldır başını!

Senin istikbalin Türk'ün çiçeği
Onların mazisi gılman döşeği
Senin omuzların martı tüneği
    Onların kargalar dider leşini
    Geberirler bir gün - kaldır başını!

Sana kim buyursun, emretsin, ezsin?
Sen ondan usanma, o senden bezsin
Sen gezemiyorsan söyle kim gezsin
    Dik başınla yurdun dağı-taşını?
    Memleket senindir - kaldır başını!

Bir küçük kelebek, tazecik, zinde
Ayıları korkutuyor ininde
Kıymık ol Nemrut'un küflü beyninde
    Düğüm ol boğazdan kes gevişini
    Mutlu yaşa, hür gez, kaldır başını!

M. Bahadırhan Dinçaslan

27 Ocak 2021 Çarşamba

Abaddon



Tehlikeli bıyıkları ufka tetik düşürür
Kısık gözlerinde teşrik dudaklarında küfür
Çakmağına uzanıyor sabırsız parmakları

Solucanlar kıvranıyor ayak bastığı yerde
Buzul mavi bir heyula ürperen gölgelerde
Lime lime paltosunda zemheri saçakları

Tepeden tırnağa kasıt - baştan ayağa nefret
Duyar ayak seslerini evladının nihayet
Cehennemde kör şeytanın kıvrılır dudakları

M. Bahadırhan Dinçaslan

23 Ocak 2021 Cumartesi

Nebbaş

Ege'de bir küçük köyün ışığı
Sabaha dek imil imil titreşir
Bir çift ela gözü çalmış kırağı
Işıkların arasına münteşir

Uyumaz, usanmaz öylece dalar
Yorgun göz kapağı kırpılmaz asla
Uzaktan kıyıyı döven dalgalar
İnlerken yolları gözler ihlasla

Ne akıl alır ne nasihat dinler
Civarda herkese malumdur artık
Pervazının gölgesinden geçenler
İç çekip şefkatle fısıldar: Yazık...

Biricik kızını sevmez mi ana?
Ayşe'nin de pek severdi anası
Cumbadan baktıkça o yana yana
İçlenirdi kızcağıza her yatsı

El açıp rabbine adak adardı:
"Kızımın derdine bir çare olsun
Nasıl seher ise yatsının ardı
Ben öleyim - kızım huzuru bulsun!"

Heyhat - beyhudedir gözlerinde yaş
Getirmez Ayşe'ye yarini sokak
Böyle geçer günler hep yavaş yavaş
Solardı Ayşecik camdan bakarak

Bıyığı kaşına kafiyelisi
Bir meşum redife dizildi gitti
Bir son bakış - melül eder İblis'i
Ciğeri postala ezildi gitti

Gidenlerin kimi döndüler bir bir
Bazısı bacaksız, bazısı elsiz
"Bir sonraki kafilededir zahir"
Kucağında mahzun bekledi çeyiz

Nafile teselli, nafile öğüt
Ayşe'nin hiç sarsılmadı güveni
Ne deseler etmedi hiç tereddüt:
"Mehmedim gelecek! Bırakmaz beni."

***

Ne bir kelam, ne kıpırtı, ne iştah
Gece gündüz kesintisiz bir kabus
Anası namaza kalktı bir sabah
Kızının derdiyle elemli, meyus

Bir müphem tıkırtı geldi kapıdan
İhtiyar merakla koştu kapıya
Hayretle gördü ki kapıda duran
Mehmet'e benziyor - sanki bir rüya!

Başını çevirdi: Ayşe yerinden
Kalkmış da süslenmiş allı pulludur
Bir taze tebessüm açmış derinden
Sanki bir uykudan uyanmış, mahmur

Soramadı bile "nereye, niye?"
Ayşe'nin başında gelin topuzu
Genç adam Ayşe'yi aldı terkiye
Anası bakarken vurdu mahmuzu

Aşıklar ufuktan kayboldu gitti
Son defa savruldu bir telli duvak
Ayşe'nin nöbeti nihayet bitti
Ege'yi kızıla boyarken şafak

Sordu Mehmet'ine "nerede kaldın?
Bekledim yüzüğün elimde mahzun
Sandım ki kırıldı kolun kanadın
Ne bekletti seni bu kadar uzun?"

"Sevgilim, sevgilim geldim ya sana
Ne fark eder neden geciktimse ben?
Cehennemden geçtim senin uğruna
Yetmez mi - bir olduk işte yeniden!"

"Mehmedim, Mehmedim yetmez olur mu!
İşte geldin bana uyup kadere
Serinlettin azap çeken ruhumu
Fakat bir sorum var: Uğrumuz nere?"

Mehmet'in aniden çatıldı kaşı
Sönerken şafakta son titrek yıldız
"Merak etme - dinsin gözünün yaşı
Bekliyor bizleri zifaf odamız!"

Dört nala bir rüzgar gibi geçtiler
Yarlardan koyaktan nice köyleri
Mesafeyi tırpan gibi biçtiler
İleri... İleri... Daim ileri!

Ayşe bir hevesle yeniden sordu
"Mehmedim, epeyce yol aldık, yeter."
Cevabı vermeden bir lahza durdu:
"Ölüler elbette hızlı at sürer"

"Mehmedim, ölüler umrumuzda mı?
Senle yaşasak ya sonsuza kadar?"
"Ayşecik, ahiri ve serencamı
Bu işin bir küçük, daracık mezar."

***

Yıllar sonra bir gün, Gelibolu'da
Altın diş arayan bir nebbaş, gece
Duydu bir mezarda bir müphem nida
Bulduğuna bir dem baktı öylece:

Bir eprimiş duvak, geçmiş modası
Bir meçhul şehidin kabristanında
Alışılmadık bir gelin odası:
Bir kanlı meydanın hemen yanında

Ayşecik, cesedi hiç bozulmamış
Mehmedin yanında öyle yatıyor
İki savaş geçmiş ve gelmiş barış:
Ayşeciğin nabzı hala atıyor.

M. Bahadırhan Dinçaslan

17 Ocak 2021 Pazar

Asker Yolu




Düştüler yollara bir sabah erken
O mağrur kafile köyden geçerken
Ciğeri postala ezildi gitti

Son bakışı melül eder İblis'i
Bıyığı kaşına kafiyelisi
Bir meşum redife dizildi gitti

Çözüldü ardından dizinin bağı
Öpmelere kıyılmayan yanağı
Yaştan oluk oluk çizildi, gitti.

M. Bahadırhan Dinçaslan

16 Ocak 2021 Cumartesi

Uykusuz



Aralarken perdesini cümle zahir ve batın
Varla yoğun, niçinlerin, evrenin ve hayatın
Biraz daha uyumasa sırrını bulacaktı 

Bir el buyurdu yüceden helezon çizdi dünya
Kabzoldu hançeresinden yemyeşil malihulya
Kırgın ruhu yükselirken kendine son kez baktı

Sırt çevirdi aydınlığa yaktı kanatlarını
Kazıdı göz bebeğine gelmeyecek yarını
Kirpiğine taş bağlayıp karanlığa bıraktı

M. Bahadırhan Dinçaslan

15 Ocak 2021 Cuma

Muntakim



Bir çift göz öfkeyle dolar da bir an
Saplanır o ana epey bir zaman
Bir yürekte bir zemberek kurulur

Gözlerinde gonca, tüyleri diken
Parmağı tetikte şehvetlenirken
Zemberek boşanır zaman durulur

Dağların gözleri karardığında
Benzi heyecandan sarardığında
Malum yerde malum adam vurulur

M. Bahadırhan Dinçaslan

11 Ocak 2021 Pazartesi

Yalnız Adam



I.

İtiraf etmeli kendime artık:
Gözlerimin değdiği yer karanlık
Günaşıklar benden yüzün çevirir 

Yorulunca taşımaktan başımı
Korkarım, ölünce mezar taşımı
Bir kindar İbrahim gelir, devirir

Ruhum, üç şımarık kızın topacı
Yazgımı eline almış üç bacı
Feleğin çarkında sicim evirir

II. 

Zihnimde bir kıymık, yaşımdan eski:
Kendimi severdim görseydim belki
Ben hiçbir aynadan aksetmiyorum

Rüzgara sürtünen dikenli çalı
Sesimi uzaktan duydum duyalı
Derdimden kimseye bahsetmiyorum

Gözümde haşerat, burnumda lağım
Dudağımı teyelliyor bıyığım
Boynumdan üstünü hissetmiyorum

III.

Hoş geldin, hoş geldin latif karanlık!
Söndü dudağımın kızılı artık
Sigaram birazcık ardımdan tüter

Yitirmektir, bulmak değil niyetim
Bir mektup masamda, imzası yetim
Yalnız bir cümlecik: Bu kadar yeter

Bir olur varla yok, eskiyle yeni
Kan topaklı yumruğun serüveni
Sidik kokan son bir tekmeyle biter

M. Bahadırhan Dinçaslan

7 Ocak 2021 Perşembe

Işığın ve Ümidin Öldüğü Yer

-Alperen Kılıç'a-

Çöktüm bir başıma taşın üstüne
Ateşin başında kızıl örtülü
Dağlarda hükmünü süren karanlık
Bütün yaşayanlar: Kaskatı ölü
Batı'da bir yerde belki de güneş
Parlıyordur üstüne çiçeklerin
Bir baharın ferahlığı içinde
Saka kuşlarının şarkısı derin

Fakat bir başıma oturuyorum
Yadımda anısı sabık yeşilin
Ve çocukluğumun toprak kokusu
Belki asla yaşanmadılar, lakin
Ki, geri gelmemek üzre gittiler
Gömüldüm; cesedim, gözünde perde
Gölgelerin şarkısını dinliyor
Işık ve ümidin öldüğü yerde

Oturmuşum, seni düşünüyorum
Boz ufkumda hala senin izin var
Ev yoluna sapar gibi bir akşam
Gözlerimde gûrûb yüzümde rüzgar
Bir zaman çağırsan sana gelirdim
Gelirdim çağırsan sana koşarak
Şimdi ellerine nasıl uzağım
Örtüyor üstüme akşamı şafak
Şimdi ben dünyanın sonunda, çöktüm
Oturdum bilmeden sen neredesin
Efendim, efendim ölmeden bana
Cevap verecek mi incecik sesin?

Çeviren: M. Bahadırhan Dinçaslan

Orijinali: Tolkien, "I sit upon the stones alone". Şiir, çeviriden çok yeniden yorumlama oldu, olsun.