Göz kapağım ardına bir tablo dağlamış ressam
Ben fırçadan kaçıyorum gitmiyor tuval benden
Hiçbir şey olmamış gibi şurda çöküp uyusam
Eli, Eli! Yorgun düştüm bu kadehi al benden!
Bu emanet beni aştı kurt kesildim kuzuma
Ne yazdıysa o uğursuz el levh-i mahfuzuma
Bir meşum karanlık kuzgun tünemiş sol omzuma
Çökmüyor bastığım yerler - gitmiyor vebal benden
Eli, Eli! Doldum taştım bu kadehi al benden!
Üç dirhem gümüşe değmez terekem kuru takır
Başımda dikenli tacım bileklerimde bakır
Eli! Bunu hangi baba evladına yaşatır?
Ağzımı diktiler sorma mizanda sual benden
Beklemiş leş gibi şiştim bu kadehi al benden
Abamı zeytin dalına astım bir kılıç aldım
Babamı seher yeline iki nefeste saldım
Mezbahaya çekilirken direndim yolda kaldım
Bin yıl sonraki oğluma kalmasın masal benden
Celile'ye geri koştum bu kadehi al benden!
Artık senin değil benim emirlerim caridir
Cihadıma kibrim, tutkum ve arzum havaridir
İkrahım yedi iklime dört diyara saridir
Bekleme şimdiden gayrı asla itidal benden!
Eli, Eli! İşte coştum bu kadehi al benden!
Bahadırhan Dinçaslan
"Eli, eli! Lema şevaktani?" => "Tanrım, tanrım! Beni niçin terk ettin?" Matta 27:46
YanıtlaSil