Çekip Giden Kızlar
- Terkedilmiş bir adamı iki saat teselli ettikten sonra...-
"...Anlatmak zordur, fakat..."
Çekip giden o kızlar
Hakikatte hırsızlar
İyi, güzel ne varsa
Gider onlarla, gider
Ne bir teşekkür eder,
Ne ederler yadını,
Hatta biri sorarsa
Unuturlar adını,
Çekip giden o kızlar...
Çekip giden o kızlar
Bilmezler ki kirlenir
Geride kalan şehir
Bir yara olup sızlar
Çekip giden o kızlar
Yarının katilidir
Bu boktan şiir gibi
Ahenkten yoksun bir ah
Nereden baksan günah!
Bir de işin garibi
Çekip giden o kızlar
Sorarsan günahsızlar...
Ah o kızlar, o kızlar!
Ah, o kayan yıldızlar!
Bilmezler ki bir şair
Galaksiler boyunca
İnsanlar uyuyunca
Gökleri perde perde
Aralar da uzayda
Başka gezegenlerde
Başka güneşte, ayda
Arar onlara dair
Küçük de olsa bir iz
İblis kadar ümitsiz...
Derdi, ya son bir tokat
Ya da bir gül atmaktır,
Ya da, ya da son defa
O gözlere bir bakıp
Son bir sigara yakıp
Bürünüp bir çarşafa
Son uykuya yatmaktır,
Derdi, asildir, oysa
O kızlar bunu duysa
Kim bilir nasıl güler
Ki, bir sevda bir destan
Doğurursa, o zaman,
Acıklı biter sonu,
Böyle söyler öyküler...
Her kim hakettiğinden
Fazla severse 'O'nu
Lanet edilir hemen:
'Kahrolsun Sweeney Todd'
'Alçak adam Lancelot! '
...
Biri de benden gitti
Çare yok, giden gitti
İki resim, bir şiir
Ondan geriye kalan
Az gerçek, çokça yalan
Baştan sona pas ve kir
Leş yiyici bir yılan,
Ondan geriye kalan!
Sitem,sitem ve isyan
Bir aşkın bakiyesi
Hüzün kokan nefesi
Gökte asılı duman
Bir intikam hevesi:
Sitem, sitem ve isyan!
---------------------
" Gamzen ne dem ki tiğ çekip hûn-feşân olur
Uşşâk-ı dil-figâra ecel mihribân olur"
Nefi
"Çekip Giden o kızlar
Hakikatte yalnızlar..."
Geride Kalanlar
Kızlar... Kızlar hep gider!
Ya geride kalanlar?
Dimağlarını keder
Bürüdüğü zaman kim
Tutacak ellerini?
Kim sorar hallerini?
Hangi şefkatli hekim
Dertleri neymiş anlar?
Ve geride kalanlar;
Ah, o unutulanlar!
O kadar çirkin midir
Ki onlardan iğrenir
Çekip giden o kızlar;
Kalbi yok vicdansızlar?
Ah, nasıl acıklıdır
Öylece bakakalmak
Gidenlerin ardından,
Rest yemek bir kadından,
Ne elim bir iftirak...
Kahır, kahır ve kahır!
Sahi, ne acıklıdır!
Ah, geride kalanlar,
Ceplerinde yalanlar,
O sahte gülüşleri
Çıkar kokan düşleri
Anar efkarlanırlar
Yanar, efkarlanırlar...
Varlık neye yarar ki
Aynada aksin yoksa
Bir yanın hep buruksa?
Hep "acaba" ve "belki"
Muallaktaysa herşey
Varlık neye yarar ki;
Sen öz annene üvey
Bir çocuksan, uzaksan,
Ne çıkar ateş yaksan
Güneşler kadar büyük,
Görmüyorsa hiç kimse?
Gücün varsa gülümse
Yoksundur sen, yoksundur!
En korkunç kabusundur
Hissedip bilinmemek...
Bedenin loş bir höyük
Ruhun cesettir demek
Hissedip bilinmemek!
Bu, böyle acıklıdır!
Kahır, kahır ve kahır!
O geride kalanlar,
Böyle bir kahra mahkum.
Akıbetleri malum;
Gastelerde ilanlar:
"Bir genç ölü bulundu
Ciğerine bir bıçak
Gibi sivri, sımsıcak
Saplanmış kavi demir
Ve aşktan dövülmüş bir
Mıh gömülü bulundu..."
Umrunda mı kızların
Kaderi yalnızların?
Onlar, gelip giderler
Gününü gün ederler,
Ve geride kalanlar,
Hayatının aşkını,
Güya "O"nda bulanlar,
Susanlar, sıkılanlar,
Yananlar, yakılanlar,
Geçmişe takılanlar,
Geçerken bakılanlar,
Farkedilmek isterler,
"Bizi hissedin" derler,
Var olabilmek için...
Sokak köşelerine
Şarap şişelerine
Sığınarak ağlarlar
Tecrit eden bir hiçin
Ortasında çağlarlar...
Şairler de olmasa
Kim yazacak onların
-"Uşşâk-ı dil-figar"ın-
Bir hayat kadar kısa
Ve onun kadar uzun
Soğukluğuyla buzun
Üşüten destanını?
Dinleyip vicdanını?
...
Ve sen, geride kalan
Anılarda kaybolan,
Kalk ayağa, kalk hadi!
Düştüğün trajedi,
İçli hatıraların;
Sen ölsen bile yarın
Kör-topal bir şiirde
Ölümsüz bir şehirde
Daima yaşayacak,
Çirkin ama, sımsıcak!
M. Bahadırhan Dinçaslan
11 Eylül 2010 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder