Musallat olmuştum ürkek bekleyen yedi gence
Uzakların hatifinden meşum çağrı gelince
Bendim düşen önlerine... Dağa işaret ettim.
Buruşan suratta kıvrım kıvrım kesif anason
Girdabımda bir cehennem: Varlık-yokluk... İlk ve son...
Midelerin marazıyım. Bir bulantı, helezon
Küf kokulu duman benim çağa sirayet ettim.
Ben de bir zaman; kendimle baş başa kalana dek
İdrakimin haşyetiyle gözlerim dolana dek
"Lâ!" demenin takatini içimde bulana dek
O, yok deyince yok olan bağa esaret ettim.
Seslendim kara yazının arsız müellifine:
"Duman yalaz naziremdir vavına elifine!"
Yığdım da bütün varımı cinnetin istifine
Yaktım, sunağında durdum yoğa şikayet ettim
Arzum, gevşeyen bir telek Kaf Dağı'nın kuşunda
Ve hırsım bir kahkahadır tanrıların cuşunda
Ebem kuşağı bağladım hiçliğin ağuşunda
Yummadım ben gözlerimi... Göğe emanet ettim.
M. Bahadırhan Dinçaslan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder