Deniz tuzuyla sırlanmış incilerin köpüğü
-Biliyor kendisi değil bir rüyadır gördüğü-
Aynasının arkasında raksediyor iblisler
Kıvrılıyor kirpikleri bir yağmur duasına
Bir kurumuş fidan gibi şömine şuasına
Ram oluyor parmağının ucundan çıkan sisler
Sarınca duman kulenin köhne köşelerini
Ürpertiyor dudağının müphem raşelerini
Etek ucunda uğursuz kıpırdayan kavisler
Hatifin meşum gölgesi cama vurunca gene
Karanlıktan uzanıyor bir kıskaç, bir mengene
Kıstırıyor midesini epey tanıdık hisler
Ne zaman aynaya baksa inci köpüğü camda
"Dön de bir bak! Dön de bir bak!" can yakıcı makamda
Bir uğursuz terennümle fısıldıyor akisler
M. Bahadırhan Dinçaslan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder