“HUJ HUJ! HAJRA!”(*)
Czintula Gyula sigarasını hızlı hızlı çekiyordu. Yıpranmış tulumu, kalitesiz ayakkabıları ve deforme olmuş gömleğinin renksizliğine inat buz mavisi gözleri kutup ışıkları gibi parlaktı. Yapacağı eylemi düşünürken, mazisi geldi hatrına, hafızasını şöyle bir yokladı…
Komunistler ne yapmıştı Macaristan’a böyle. Herkes işçiydi, ülkesi dev bir makine, bir fabrikaydı, emirler tuşa basan teknisyen mizaçlı “üst yapı” üyelerinden geliyor ve Macaristan “üretiyordu”. Evet, komunistler herkese ekmek veriyordu, kimse açlıktan ya da sağlık güvencesi olmadığından ölmüyordu. Ama, dilediğince hayallerinin peşinde koşamayan vatan evlatları yaşamış sayılır mıydı?
Üç sene öncesini düşündü… Artık bir çırak olduğu söylenmişti ona, herkesin önemsiz birer işçi olduğu bir dünyada o, önemsizlerin en önemsiziydi. Gyula belki şair olacaktı, belki ressam, bir şeyler yaratıp sunacaktı ulusuna, kim bilir? Ama o, zevkten yoksun “partici”lerin onayladığı tasarımları iplik iplik dokumak, tel tel örmek, parça parça dizmek zorunda olan bir robottu. Atolye ona yeterdi, Marx ve Lenin her şeyi düşünmüştü onun yerine. Parti “en güzel”i bulmuştu. Ulusu adına ütopyalar peşinde koşması gereksiz ve burjuva özentiliğiydi. Eğitimse, gençler iyi birer işçi ya da komunist olarak eğitilse yeterdi, içinde komunizm olmayan –mesela- şiirler yazmak gereksizdi.
“Hayır” dedi o gün Gyula. Imre Nagy diye bir adamdan bahsetmişlerdi ona, komunistlerin bağrından çıkmış ama isyan bayrağı açmıştı. Ona katılacaktı. Kendisine dayatılanı reddedecekti, tekstil fabrikasında ipliklerle boğuşmayı öğrenmek istemiyordu o. Gyula; en iyi nasıl ölünür, onu öğrenecekti.
…
Czintula Gyula, Türkiye’de Nihâl Atsız adlı bir şairin onun destanını yazacağından habersizdi. Yine de, dedesinin “bıçka”sını aldı ve onunla yürüdü tanklara karşı. Komunistlerin yarattığı öğretmenlerin asla öğretemeyeceği bir şey öğrendi Gyula. “Huj, huj, hajra!” son sözleri oldu. Sınavını çok iyi vermişti. Öldüğünde 17 yaşındaydı.
Muhammed Bahadırhan Dinçaslan
*Üniversitede bir ödev verilişi üzerine, "öğrenci, sınıf, ödev, ders, okul" kelimelerini kullanmadan, "hafıza, tasarım, atolye, ekmek ve iplik" kelimelerini kullanarak yazılma zorunluluğu ve bir sayfayı geçmeme şartıyla yazılmış bir hikaye.
Genel konu:Öğrenci Olmak
Benim seçtiğim konu:1956 Macaristan'ında öğrenci olmak.
22 Ekim 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder