Erkekler ağlamaz. Gözbebeğimde
Bir tufan muştusu göllenir durur
Yutkunup içime gömdüğüm cemre
Baharı yakamaz, küllenir durur
Gurûbun tülbendi kızıl şehrayin
Başına örtülür munis ve serin
Ebedi arafta güveysiz gelin
Beyhude allanır pullanır durur
Dolanır boynuna akrep, yelkovan
Kayar da altından zaman ve mekan
Otel odasında bir yetik ozan
Sarkaca nazire... Sallanır durur.
M. Bahadırhan Dinçaslan
Yetik Ozan, nam-ı diğer Turgut Günay, bir otel odasında kendini asmıştı.
29 Eylül 2015 Salı
2 Eylül 2015 Çarşamba
Epiphany
Bir yıldızsız feza kafatasımda
Layemut saklambaç bir bilmeceyle
Yazgımı avcuna alan tılsımda
"Yukarda nasılsa yerde de öyle."
Gözlerimde fersiz bir intifada
Aynamda heyula, şekilsiz, silik
Beni Leheb soyu avuçlarımda
Allah'a nazire bir kimsesizlik
Güneşin altında yeni bir şey yok
Ve bütün yarınlar bir adımlık yol
Kupkuru sedefin meyvesi barok
Tatar Çölü'nü bekleyen karakol
Ne zaman haykırsam buz alev garaz
Yağar arştan arza ölü melekler
Gözüme kast eder bir sinsi mecaz
Endülüs'te bana havlar köpekler
Lanetim çınlatır taht odasını
Bir rabbin cesedi titrer, ürperir
Bir dehşet sarmalar kethüdasını
Tılsımı bozulur ağzımda erir
Kusarım: İyelik sancımı, beni
Beslerim ağzımdan yavrularımı
Ne "keşke", ne "neyse"; yalnızca "hani?"
Yakarım bütüne müştak yarımı
Avlarım bahçeme konmazsa suna
Ne canlar yakarım, yansa da canım
Esirgenen bir tebessüm uğruna
Ağlatırım ve ağlarım: Pişmanım
Ey rabler efsunu lahuti etir
Boşandır yalandan, sıyrıl gerçekten
Buğusu üstünde bir seher getir
Reyhani'nin özlediği çiçekten.
M. Bahadırhan Dinçaslan
Notlar:
-quod superius sicut inferius
-tebbet yedâ ebî lehebin ve tebb
-nihil novi sub sole
-külli atin karib
-il deserto dei tartari
-un chien de andalou
-gott ist tot
-"ben de bir aşığım reyhani adım
sorun çiçeklere, az mı ağladım
benim tabiattan tek bir muradım
götüreyim nazlı yare bir çiçek."
Layemut saklambaç bir bilmeceyle
Yazgımı avcuna alan tılsımda
"Yukarda nasılsa yerde de öyle."
Gözlerimde fersiz bir intifada
Aynamda heyula, şekilsiz, silik
Beni Leheb soyu avuçlarımda
Allah'a nazire bir kimsesizlik
Güneşin altında yeni bir şey yok
Ve bütün yarınlar bir adımlık yol
Kupkuru sedefin meyvesi barok
Tatar Çölü'nü bekleyen karakol
Ne zaman haykırsam buz alev garaz
Yağar arştan arza ölü melekler
Gözüme kast eder bir sinsi mecaz
Endülüs'te bana havlar köpekler
Lanetim çınlatır taht odasını
Bir rabbin cesedi titrer, ürperir
Bir dehşet sarmalar kethüdasını
Tılsımı bozulur ağzımda erir
Kusarım: İyelik sancımı, beni
Beslerim ağzımdan yavrularımı
Ne "keşke", ne "neyse"; yalnızca "hani?"
Yakarım bütüne müştak yarımı
Avlarım bahçeme konmazsa suna
Ne canlar yakarım, yansa da canım
Esirgenen bir tebessüm uğruna
Ağlatırım ve ağlarım: Pişmanım
Ey rabler efsunu lahuti etir
Boşandır yalandan, sıyrıl gerçekten
Buğusu üstünde bir seher getir
Reyhani'nin özlediği çiçekten.
M. Bahadırhan Dinçaslan
Notlar:
-quod superius sicut inferius
-tebbet yedâ ebî lehebin ve tebb
-nihil novi sub sole
-külli atin karib
-il deserto dei tartari
-un chien de andalou
-gott ist tot
-"ben de bir aşığım reyhani adım
sorun çiçeklere, az mı ağladım
benim tabiattan tek bir muradım
götüreyim nazlı yare bir çiçek."
Etiketler:
Epiphany,
M. Bahadırhan Dinçaslan,
Şiir
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)