10 Ekim 2018 Çarşamba

Tanrıkıran

-Lenore ilhamıyla-



"Peccavimus!"

Bedbaht adam, elinde altın kasesi kırık
Uçup gitmiş mey-i nab dudağında bir ıslık
Herkesin unuttuğu bir ağıdı üflüyor
Dudakları ölümün bürudetiyle mosmor
Dikilmiş ölülerin en güzeli önünde
İştiyak ürperirken göklerdeki düğünde
Musallayı okşayan elleri Sahra Çölü
Yatan mı? Dikilen mi? Hangisi daha ölü?
Bir gelin uğurluyor cennete cehennemden
Ruhunu çırılçıplak soyup gamdan, elemden
O, baharı gittiği diyara götürecek
Kalan layemut kışa ram olup iz sürecek
Tekinsiz silüetin ardı sıra yıllarca
Yol bitince yeni yol: Her menzilde bir irca...

"Günahkarız, hepimiz, bu lanet nekrofili
Biziz, biziz, sen ve ben: Bu genç kızın katili
Gülü yolup severiz, taze yemişi daldan
Koparmaktır kavlimiz, yazılan ilk masaldan
Beri şerik ararız kadim günahımıza
Ancak ölüm lezizdir arsız iştahımıza!
İşte bin yıl saklayıp bağrında tabiatın
Sürdüğü en nadide filizi tüm nebatın
Kırılgan köklerinden hayvan gibi kopardık!
Haydi, kesin matemi, geviş getirin artık!"

Göğe kalktı çenesi titreyen cinnetiyle
"Yerde nasılsa" dedi, "Mutlaka gökte öyle"*
"Demek Allah da ölür, öldüyse sevdiceğim
Yıldızlar solsun madem, soldu benim çiçeğim"
Döndü, taziyeciler kaçırdı gözlerini
Baş önde dinlediler mecnunun sözlerini
"Şeytan haklıydı" dedi, "Kıskandı bizi Tanrı
El erişmez uzağa koydu ki yıldızları
Görüp anlamayalım. Sezip, bilemeyelim
Bir yıldız çaldı benim göğümden bugün, elim
Cehennemden daha boş kaldı iki yanımda
Fakat yeni bir gayız fokurduyor kanımda
Karanlığı seçtim ben. Işık bizi aldatır!
O ipeksi hayali kaç sene saklar hatır?
Göz yumunca düşümde, göz açınca aynada
Kulağımda ipince, uzaktan gelen seda
Bir hayalin peşinde deliremem ben, hayır
Gerçek neyse peşine düşeceğim, dağ bayır
Aşacağım, haydudun inine gireceğim
Yıldız çalan hırsızın izini süreceğim!"

***

Tuhaf sonsuzlukların en tekinsiz rüzgarı
Eserken, beyabanda ölü uzanan Tanrı
Ürperdi son bir defa, sonra kıpırdamadı.
Pul pul döküldü gökten meleklerin kanadı
Varoluş sona erdi, koptu kızıl kıyamet
Dikildi baş ucunda ve haykırdı "Nihayet!
Mekreden ve muntakim yenildi mahlukuna
Tat sen de öz zehrini! Yollan sonsuz uykuna!"
Kaybederken gökyüzü yere doğru irtifa
Işığın ölümünden önce ekvan son defa
Gözleri ilişince bir havf ile yukarı
Cılız fakat hünerli, örümcek parmakları
Levh-i mahfuza son bir satır eklerken gördü:

"Allah'ın kaderini işte bu eller ördü!"

M. Bahadırhan Dinçaslan

*Quod superius sicut inferius.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder