27 Ocak 2021 Çarşamba

Abaddon



Tehlikeli bıyıkları ufka tetik düşürür
Kısık gözlerinde teşrik dudaklarında küfür
Çakmağına uzanıyor sabırsız parmakları

Solucanlar kıvranıyor ayak bastığı yerde
Buzul mavi bir heyula ürperen gölgelerde
Lime lime paltosunda zemheri saçakları

Tepeden tırnağa kasıt - baştan ayağa nefret
Duyar ayak seslerini evladının nihayet
Cehennemde kör şeytanın kıvrılır dudakları

M. Bahadırhan Dinçaslan

23 Ocak 2021 Cumartesi

Nebbaş

Ege'de bir küçük köyün ışığı
Sabaha dek imil imil titreşir
Bir çift ela gözü çalmış kırağı
Işıkların arasına münteşir

Uyumaz, usanmaz öylece dalar
Yorgun göz kapağı kırpılmaz asla
Uzaktan kıyıyı döven dalgalar
İnlerken yolları gözler ihlasla

Ne akıl alır ne nasihat dinler
Civarda herkese malumdur artık
Pervazının gölgesinden geçenler
İç çekip şefkatle fısıldar: Yazık...

Biricik kızını sevmez mi ana?
Ayşe'nin de pek severdi anası
Cumbadan baktıkça o yana yana
İçlenirdi kızcağıza her yatsı

El açıp rabbine adak adardı:
"Kızımın derdine bir çare olsun
Nasıl seher ise yatsının ardı
Ben öleyim - kızım huzuru bulsun!"

Heyhat - beyhudedir gözlerinde yaş
Getirmez Ayşe'ye yarini sokak
Böyle geçer günler hep yavaş yavaş
Solardı Ayşecik camdan bakarak

Bıyığı kaşına kafiyelisi
Bir meşum redife dizildi gitti
Bir son bakış - melül eder İblis'i
Ciğeri postala ezildi gitti

Gidenlerin kimi döndüler bir bir
Bazısı bacaksız, bazısı elsiz
"Bir sonraki kafilededir zahir"
Kucağında mahzun bekledi çeyiz

Nafile teselli, nafile öğüt
Ayşe'nin hiç sarsılmadı güveni
Ne deseler etmedi hiç tereddüt:
"Mehmedim gelecek! Bırakmaz beni."

***

Ne bir kelam, ne kıpırtı, ne iştah
Gece gündüz kesintisiz bir kabus
Anası namaza kalktı bir sabah
Kızının derdiyle elemli, meyus

Bir müphem tıkırtı geldi kapıdan
İhtiyar merakla koştu kapıya
Hayretle gördü ki kapıda duran
Mehmet'e benziyor - sanki bir rüya!

Başını çevirdi: Ayşe yerinden
Kalkmış da süslenmiş allı pulludur
Bir taze tebessüm açmış derinden
Sanki bir uykudan uyanmış, mahmur

Soramadı bile "nereye, niye?"
Ayşe'nin başında gelin topuzu
Genç adam Ayşe'yi aldı terkiye
Anası bakarken vurdu mahmuzu

Aşıklar ufuktan kayboldu gitti
Son defa savruldu bir telli duvak
Ayşe'nin nöbeti nihayet bitti
Ege'yi kızıla boyarken şafak

Sordu Mehmet'ine "nerede kaldın?
Bekledim yüzüğün elimde mahzun
Sandım ki kırıldı kolun kanadın
Ne bekletti seni bu kadar uzun?"

"Sevgilim, sevgilim geldim ya sana
Ne fark eder neden geciktimse ben?
Cehennemden geçtim senin uğruna
Yetmez mi - bir olduk işte yeniden!"

"Mehmedim, Mehmedim yetmez olur mu!
İşte geldin bana uyup kadere
Serinlettin azap çeken ruhumu
Fakat bir sorum var: Uğrumuz nere?"

Mehmet'in aniden çatıldı kaşı
Sönerken şafakta son titrek yıldız
"Merak etme - dinsin gözünün yaşı
Bekliyor bizleri zifaf odamız!"

Dört nala bir rüzgar gibi geçtiler
Yarlardan koyaktan nice köyleri
Mesafeyi tırpan gibi biçtiler
İleri... İleri... Daim ileri!

Ayşe bir hevesle yeniden sordu
"Mehmedim, epeyce yol aldık, yeter."
Cevabı vermeden bir lahza durdu:
"Ölüler elbette hızlı at sürer"

"Mehmedim, ölüler umrumuzda mı?
Senle yaşasak ya sonsuza kadar?"
"Ayşecik, ahiri ve serencamı
Bu işin bir küçük, daracık mezar."

***

Yıllar sonra bir gün, Gelibolu'da
Altın diş arayan bir nebbaş, gece
Duydu bir mezarda bir müphem nida
Bulduğuna bir dem baktı öylece:

Bir eprimiş duvak, geçmiş modası
Bir meçhul şehidin kabristanında
Alışılmadık bir gelin odası:
Bir kanlı meydanın hemen yanında

Ayşecik, cesedi hiç bozulmamış
Mehmedin yanında öyle yatıyor
İki savaş geçmiş ve gelmiş barış:
Ayşeciğin nabzı hala atıyor.

M. Bahadırhan Dinçaslan

17 Ocak 2021 Pazar

Asker Yolu




Düştüler yollara bir sabah erken
O mağrur kafile köyden geçerken
Ciğeri postala ezildi gitti

Son bakışı melül eder İblis'i
Bıyığı kaşına kafiyelisi
Bir meşum redife dizildi gitti

Çözüldü ardından dizinin bağı
Öpmelere kıyılmayan yanağı
Yaştan oluk oluk çizildi, gitti.

M. Bahadırhan Dinçaslan

16 Ocak 2021 Cumartesi

Uykusuz



Aralarken perdesini cümle zahir ve batın
Varla yoğun, niçinlerin, evrenin ve hayatın
Biraz daha uyumasa sırrını bulacaktı 

Bir el buyurdu yüceden helezon çizdi dünya
Kabzoldu hançeresinden yemyeşil malihulya
Kırgın ruhu yükselirken kendine son kez baktı

Sırt çevirdi aydınlığa yaktı kanatlarını
Kazıdı göz bebeğine gelmeyecek yarını
Kirpiğine taş bağlayıp karanlığa bıraktı

M. Bahadırhan Dinçaslan

15 Ocak 2021 Cuma

Muntakim



Bir çift göz öfkeyle dolar da bir an
Saplanır o ana epey bir zaman
Bir yürekte bir zemberek kurulur

Gözlerinde gonca, tüyleri diken
Parmağı tetikte şehvetlenirken
Zemberek boşanır zaman durulur

Dağların gözleri karardığında
Benzi heyecandan sarardığında
Malum yerde malum adam vurulur

M. Bahadırhan Dinçaslan

11 Ocak 2021 Pazartesi

Yalnız Adam



I.

İtiraf etmeli kendime artık:
Gözlerimin değdiği yer karanlık
Günaşıklar benden yüzün çevirir 

Yorulunca taşımaktan başımı
Korkarım, ölünce mezar taşımı
Bir kindar İbrahim gelir, devirir

Ruhum, üç şımarık kızın topacı
Yazgımı eline almış üç bacı
Feleğin çarkında sicim evirir

II. 

Zihnimde bir kıymık, yaşımdan eski:
Kendimi severdim görseydim belki
Ben hiçbir aynadan aksetmiyorum

Rüzgara sürtünen dikenli çalı
Sesimi uzaktan duydum duyalı
Derdimden kimseye bahsetmiyorum

Gözümde haşerat, burnumda lağım
Dudağımı teyelliyor bıyığım
Boynumdan üstünü hissetmiyorum

III.

Hoş geldin, hoş geldin latif karanlık!
Söndü dudağımın kızılı artık
Sigaram birazcık ardımdan tüter

Yitirmektir, bulmak değil niyetim
Bir mektup masamda, imzası yetim
Yalnız bir cümlecik: Bu kadar yeter

Bir olur varla yok, eskiyle yeni
Kan topaklı yumruğun serüveni
Sidik kokan son bir tekmeyle biter

M. Bahadırhan Dinçaslan

7 Ocak 2021 Perşembe

Işığın ve Ümidin Öldüğü Yer

-Alperen Kılıç'a-

Çöktüm bir başıma taşın üstüne
Ateşin başında kızıl örtülü
Dağlarda hükmünü süren karanlık
Bütün yaşayanlar: Kaskatı ölü
Batı'da bir yerde belki de güneş
Parlıyordur üstüne çiçeklerin
Bir baharın ferahlığı içinde
Saka kuşlarının şarkısı derin

Fakat bir başıma oturuyorum
Yadımda anısı sabık yeşilin
Ve çocukluğumun toprak kokusu
Belki asla yaşanmadılar, lakin
Ki, geri gelmemek üzre gittiler
Gömüldüm; cesedim, gözünde perde
Gölgelerin şarkısını dinliyor
Işık ve ümidin öldüğü yerde

Oturmuşum, seni düşünüyorum
Boz ufkumda hala senin izin var
Ev yoluna sapar gibi bir akşam
Gözlerimde gûrûb yüzümde rüzgar
Bir zaman çağırsan sana gelirdim
Gelirdim çağırsan sana koşarak
Şimdi ellerine nasıl uzağım
Örtüyor üstüme akşamı şafak
Şimdi ben dünyanın sonunda, çöktüm
Oturdum bilmeden sen neredesin
Efendim, efendim ölmeden bana
Cevap verecek mi incecik sesin?

Çeviren: M. Bahadırhan Dinçaslan

Orijinali: Tolkien, "I sit upon the stones alone". Şiir, çeviriden çok yeniden yorumlama oldu, olsun.