2 Ağustos 2013 Cuma

Turandoht

Tu pure, o Principessa,
Nella tua fredda stanza,
Guardi le stelle
Che tremano d'amore e di speranza.
Ma il mio mistero e chiuso in me,
Il nome mio nessun sapra!
No, no, sulla tua bocca lo diro'
Quando la luce splendera'!
Ed il mio bacio scioglierà  il silenzio
Che ti fa mia!

Ver emri Turandoht yüzülsün derim
Görküne adaktır Tatar'ın canı
Aramızda duran yazgıysa, heyhat!
Helaldir, koy aksın putperest kanı
Karanlıkta el yordamı bir cihat:
Bir çift Ebu Leheb şimdi ellerim!

Turandoht, Turandoht, arardım seni
Akından akına yakın ve uzak
Şahidim yeşil Don ve mavi İtil
Boydan boya bütün bu deşt-i Kıpçak
Eriştim vaslına, elimde değil
Dönemem, ya öldür, ya güldür beni

Kaç aşık asıldı beliklerine
Gamzenle kaç gönle ateş düşürdün?
Hatırla, Turandoht, balalıkta sen
Kış çatar, gün batar, gece üşürdün
Titrerdim kaç fersah uzağında ben
Dokundukça gece iliklerine...

Şimdi sen Turandoht, gece mi oldun?
Işığın karanlık, soğuk, uğursuz
Ne oldu, meylini kötüye verdin?
Ne zamandır çaldı yüreğini buz?
Dün hür ve yabani, hoyrat gezerdin
Bozkırın kızıydın, ece mi oldun?

Turandoht, seninle aynı toprağın
Ve aynı göğün biz çocuklarıyız
Derinlerde bir yerlerde gözünde
Gülümsüyor aynı bala, aynı kız
Bu zalimlik yoktu senin özünde
Gülümse, Turandoht, çözülsün bağın

Kastetme canıma, gel canına kat
Atalar ve Mingitav hakkı için
Ah Marja! Umay ve Ayzıt aşkına
Bu kaskatı zırhı kuşandın, niçin?
Soyun gel, Turandoht, sokul yakına
Eve dön, Turandoht, elini uzat

Öp beni kırılsın bu kafir tılsım
Efsunun kafidir ey gökçek peri
Bağladın gönlümü zaten zülfüne
Ta ebede değin, ezelden beri
Göğe bak! Selam ver yükselen güne
Turandoht! Konçuyum, hanımım, aşkım!

M. Bahadırhan Dinçaslan

Not: Turandoht operası malumdur, Giacomo Puccini'nin eseri. Operada, Timur'un oğlu "Tatar Prensi", yanlış hatırlamıyorsam, soğukluğu ve taliplerini öldürmesiyle meşhur prenses Turandoht'a aşık olur. [Turandoht, farsça "Turan'ın kızı" demek.] Operanın sonunda, girişte alıntıladığım sözlerden sonra, Turandoht'un kalbini yumuşatır ve sevgisini kazanır. Bu hikayeden ilhamla, kendi hikayemi kurgulamak istedim: Bozkırlı, yanık bir delikanlı ve içinde saf, samimi bir öz taşıyan, ama dışarıdan buz gibi bir asalet taşıdığı  için "yaklaşılmaz" görünen bir kızın hikayesi...

Girişteki alıntının Türkçesi (kör-topal bir çeviri ile):

"Sen de, prenses
Soğuk odanda
Aşk ve ümitle titreşen
Yıldızları izliyorsun
Ama benim sırrım içimde yatıyor
Adımı kimse bilmeyecek!
Hayır, dudaklarına kavuşunca söyleyeceğim
Gün doğduğunda
Ve öpücüğüm kırdığında
Seni benim yapan sessizliği"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder