De ha a piszkos, gatyás, bamba
Társakra s a csordára nézett,
Eltemette rögtön a nótát:
Káromkodott vagy fütyörészett.
Ady Endre
Sarız'ın Ozanı
Beni kimsecikler anlamaz madem 1
Sen dinle, sen anla, sen söyle Asya
Anlat nasıl içleniyordu dedem
Ağlardı anam da mı böyle Asya?
Kurdun kuşun dilinden konuş bana
Ağaçların elinden konuş bana
Çapıt bağlı dalından konuş bana
Ben mahzun, sen mahzun... Kal öyle, Asya...
Ha öküz, goc'öküz, ebeda öküz 2
Yeter Asya! Soldu çiçek, vurdu güz
Dinle, dudağımda bir ıslık öksüz
Vedalaşıyorum ben köyle, Asya...
M. Bahadırhan Dinçaslan
1: "Beni kimsecikler anlamaz madem
Öp beni alnımdan, sen öp seccadem"
Necip Fazıl Kısakürek
2: "ha öküz, goca öküz, ebeda öküz..."
Attila İlhan
28 Temmuz 2013 Pazar
18 Temmuz 2013 Perşembe
Sosruknu Cırı
Kayıp Rıhtım için hazırladığım mitoloji serisinde kullanmak üzere, Sinemis Herdem Yararbaş'tan bazı Karaçayca metinlerin Türkiye Türkçesine aktarılmış halini rica ettim. Kendisi sağolsun, ricamı kırmadı, özverili bir çalışmayla gerekli aktarmayı yaptı. Yazılarımda kullanmadan önce, bir bütün halinde burada paylaşayım, ihtiyaç ya da ilgi duyanlara ulaştırayım istedim.
Otarlanı Omar tarafından seslendirilen haline burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz. Sinemis Herdem Hanımın çevirisine bir kaç ufak düzeltme dışında müdahale etmedim.
Otarlanı Omar tarafından seslendirilen haline burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz. Sinemis Herdem Hanımın çevirisine bir kaç ufak düzeltme dışında müdahale etmedim.
SOSRUKNU CIRI
Nart batırla cortuulga çıkgandıla (Korkusuz
Nart kahramanları [batır - bahadır] akına çıktı)
Atlanı urup alga aşıkgandıla (Atlara vurarak acele ettiler)
Nart Örüzmek’di başçıları başları (Başlarındaki Nart Örüzmek’ti)
Sosuruk’du bek kiçileri caşları (Sosuruk idi en küçük
erkekleri, en gençleri)
Nart uyadan çıgıp uzak ketgendile (Nart yurdundan çıkıp
uzaklara gittiler)
Köp tauladan köp kolladan ötgendile (Nice dağlardan nice
ellerden geçtiler)
Bara ketip Nart sanaga cetgendile (Gidip dururlarken Nart Sana'ya [Sana, muhtemelen bir yer ismi] yetiştiler)
Tohtarga onou etgendile (Durmaya karar verdiler)
Nart sanada Nartlanı sanagandıla (Nart sanada Nartları
tanıdılar/buldular)
Karıuların sınagandıla (Güçlüleri sınadılar, ölçtüler)
Tögerekde barga cokga karaydıla (Etrafta ne var ne yok
baktılar)
Kiyikleni buulanı da maraydıla ( Vahşi geyikleri de
gözlediler)
Ot tirgizirge ot tapmay kalgandıla (Ateş yakmak için ateş
bulamadılar)
Ot izlerge sen bar men bar bolgandıla (Ateş aramaya sen git
ben gideyim oldular)
Sosuruk men barayım degendi otha (Sosuruk ateşi bulmaya ben
gideyim dedi)
Kiçi barırga kerekdi allay zatha (Küçüğün gitmesi gerekir
öyle işe)
Alay aytıp mingendi sekirip atga (Öyle söyleyip, sıçrayarak
atına bindi)
Barı da ıspas etgendile caş Nartha (Hepsi de teşekkür etti
bu genç Nart'a)
Sosuruk atha kamçını cetdirgendi (Sosuruk ata kamçıyı
geçirdi/vurdu)
Kuşça uçup tau auzlaga kirgendi (Kuş gibi uçarak dağ
içlerine girdi)
Çaba corta ol taudan tauga ötgendi (Koşarak dağdan dağa
geçti)
Ot carık çıkgan bir dorbunnga cetgendi (Ateşin yandığı bir
mağaraya geldi)
Karasa dorbunda ullu ot canadı (Bir baksa mağarada büyük bir
ateş yanıyor)
Otnu tögeregine çulganıp dev Emegen catadı (Ateşin etrafına
yaslanmış dev Emegen yatıyor [Emegen: Karaçay Nart mitolojisinde devler, karşılaştır: Yeti])
Sermep aldı Sosuruk otdan keseunü (Sosuruk ateşten bir tutam
koparıp aldı)
Közüne mıdıh tüşüp uyatdı devni (Gözüne kor düşürerek
uyandırdı devi)
Ol zamanda Nar adetleça salam berdi (O zaman da Nart
adetlerine göre selam verdi)
Nek kelgenin devge anlatıp kördü (Neden geldiğini deve
anlattı)
Unamaydı Emegen otnu berirge (Emegen ateşi vermeyi istemedi)
İzleydi ol karıu küç sınap körürge (Güçlü arıyordu gücünü
sınayıp görecek)
Caş bolsa da Sosuruk ustad amalga (Daha küçük olsa da
Sosuruk ustadır)
Devge oün üyreteyim dedi alga (Dev’e, öğreteyim o zaman dedi
önce)
Ol anga kızgan temirleni cutdurdu (Ona kızıp demirleri
yutturdu)
Töppesi bla kaya taşla tutturdu (Kafası ile kaya taşlarını
durdurdu)
Kesini kim bolganın andan bukdurdu (Kendisinin kim olduğunu
ondan gizledi)
Dev Emegenni otun alıp kutuldu (Dev Emegenin ateşini alıp
kurtuldu)
Türkiye Türkçesine aktaran: Sinemis Herdem Yararbaş
Not: Bu efsane parçasını, Oğuzname / Dede Korkut geleneğindeki Basat - Tepegöz öyküsüyle karşılaştırmak verimli olacaktır.
Etiketler:
Kafkas,
Kafkas Mitolojisi,
Karaçay,
Karaçayca,
Nart Destanları,
Nart Mitolojsi,
Otarlanı Omar,
Sosruknu Cırı,
Sosruko,
Sosruqo,
Sosruquo,
Sosuruk
12 Temmuz 2013 Cuma
Sürgün
"that is not dead which can eternal lie,
and with strange aeons even death may die"*
H. P. Lovecraft
Sürgün
"aldan cetken cılgımın
alazı kaydal, kongurey?
aldı kojun çonumnun
alı kaydal, kongurey?"
"Üstümüze gök mü bastı, yer mi yarıldı?"
Sürülerim vardı benim, sürüler hani?
Tanrıyla güreşen kolum... N'oldu, kırıldı?
Tulparlarım, basmacılar, börüler hani?
Hani, ayam içi gibi bildiğim dağlar?
Hani, gökyüzü çadırdı, güneş tuğumdu?
Ahoy ahoy! Ağıtsızım, bana kim ağlar?
Gören tanrı bana niçin gözünü yumdu?
Deşt-i Kıpçak, yollarına bir hacı gibi
Düşerdim ya bir zamanlar sevgilim için
Unuttun mu beni İtil, yabancı gibi
Ardımsıra ufka doğru bakışın haşin
Hangi tanrıyı kızdırdım düşman kesildi
Bir zaman yılkılarımı besleyen ova
Benim göğüm bana böyle meşum değildi
Göğüm de mi esirindir söyle, Moskova?
Tanrım kör oldu, yamçıma tevekkül etsem
Vursam yola ayaklarım nereye çıkar?
Yuvasından düşen yavru kartalım, sersem
Anam atam yok, olurum kuzguna şikar
Atam tamgası çakılmış kamam, kılıcım
Anamın eliyle dikip verdiği gömlek
Hepsini ardımda koydum, bundandır hıncım
Tasam, ağıtsız, höyüksüz ve yuğsuz ölmek
Benim gökçek İtil'ime Volga dediler
Kızıl aktı katil Volga, amansız Volga
Karadeniz! Bir bacımı sende yediler
Şeytan soyu balıkların dalga-be-dalga
Gidiyorum, bir kardeşim burda yatıyor
Üstü dört mevsim bembeyaz karlarla kaplı
Kanından yeşeren güller kırmızı ve mor
Gözleri çivi, her daim doğuya saplı
Uyanacak gökçe kamlar davul vurunca
Sonsuza dek yatabilen ölü değildir
Sonsuzluğun zembereği bir gün durunca
Kardeşim de hesap sormak için dirilir
"Kökde bir carık culduz
Tavga aylanıp batadı
Ay Alanla! Uçkulan'da
Bir Tulpar ölüg catadı"
M. Bahadırhan Dinçaslan
*"Sonsuza dek yatabilen ölü değildir / Ve tuhaf sonsuzluklarda ölüm bile ölebilir."
and with strange aeons even death may die"*
H. P. Lovecraft
Sürgün
"aldan cetken cılgımın
alazı kaydal, kongurey?
aldı kojun çonumnun
alı kaydal, kongurey?"
"Üstümüze gök mü bastı, yer mi yarıldı?"
Sürülerim vardı benim, sürüler hani?
Tanrıyla güreşen kolum... N'oldu, kırıldı?
Tulparlarım, basmacılar, börüler hani?
Hani, ayam içi gibi bildiğim dağlar?
Hani, gökyüzü çadırdı, güneş tuğumdu?
Ahoy ahoy! Ağıtsızım, bana kim ağlar?
Gören tanrı bana niçin gözünü yumdu?
Deşt-i Kıpçak, yollarına bir hacı gibi
Düşerdim ya bir zamanlar sevgilim için
Unuttun mu beni İtil, yabancı gibi
Ardımsıra ufka doğru bakışın haşin
Hangi tanrıyı kızdırdım düşman kesildi
Bir zaman yılkılarımı besleyen ova
Benim göğüm bana böyle meşum değildi
Göğüm de mi esirindir söyle, Moskova?
Tanrım kör oldu, yamçıma tevekkül etsem
Vursam yola ayaklarım nereye çıkar?
Yuvasından düşen yavru kartalım, sersem
Anam atam yok, olurum kuzguna şikar
Atam tamgası çakılmış kamam, kılıcım
Anamın eliyle dikip verdiği gömlek
Hepsini ardımda koydum, bundandır hıncım
Tasam, ağıtsız, höyüksüz ve yuğsuz ölmek
Benim gökçek İtil'ime Volga dediler
Kızıl aktı katil Volga, amansız Volga
Karadeniz! Bir bacımı sende yediler
Şeytan soyu balıkların dalga-be-dalga
Gidiyorum, bir kardeşim burda yatıyor
Üstü dört mevsim bembeyaz karlarla kaplı
Kanından yeşeren güller kırmızı ve mor
Gözleri çivi, her daim doğuya saplı
Uyanacak gökçe kamlar davul vurunca
Sonsuza dek yatabilen ölü değildir
Sonsuzluğun zembereği bir gün durunca
Kardeşim de hesap sormak için dirilir
"Kökde bir carık culduz
Tavga aylanıp batadı
Ay Alanla! Uçkulan'da
Bir Tulpar ölüg catadı"
M. Bahadırhan Dinçaslan
*"Sonsuza dek yatabilen ölü değildir / Ve tuhaf sonsuzluklarda ölüm bile ölebilir."
7 Temmuz 2013 Pazar
Beyaz Elbiseli Kadın
"där mötte henne en ulv så grå..."*
I.
Ben dağların çocuğuyum, bakışım buzul bakar
Çığlar düşer kulağımdan her gece uğul uğul
Kurt doğuran obaların kanındanım, çarnaçar*
Yaz da olsa, içerimde bir parça baki buzul
Gözlerim bozkır töresi hükmünce epey çekik
Ah gözlerim! Gök Tanrı'nın kılıcının yarası
Ufuklardan bir heyula avlar gibi sert ve dik
Tetikteyim, gelir diye can borcumun sırası
En teprenmez balkanların pençem aşinasıdır
Gün görmedik koyakların kuytusu tanır beni
Teslim olurken en yalnız yazgıya ağır ağır
Her gece gözüme çalar Tanrı aynı kömeni
Ben ulurum, köy ürperir, titrer beşikte bala
Bilmezler, meydan okuma değil bu, ağıdımdır
Bu mu benim aradığım? Bulduğum, bula bula?
Ağlar nafileliğine pençelerimde nasır
II.
Kırım'ın sapsarı ufku bir al tepreşe durmuş
Deşt-i Kıpçak'ın bozundan yeşeren bu gül nedir?
Sanki yıldız ıssıları gökte kurultay kurmuş
Sanki toprak toya durmuş, esrimiş, divanedir
Bu bir yaz gecesi düşü, yavrulukta gördüğüm*
Anamdan emdiğim sütten süzülmüş mayalanmış
Bu benim göğün katında yazgılandığım hüküm
Meğer gönlüm çağlar boyu beyhude oyalanmış
Ahoy Marja! Bir ak gelin, gökyüzünün biyçesi
Umay! Bu kız fahrı mıdır göklerdeki sürünün?
Bu gök maral, bu ay çehre, kaç canavar hevesi
Üleşi olur mu acep bencileyin börünün?
Ayzıt ayın ışığına büründü yere m'indi?
Bu ak donun parıltısı Mingitav şavkı mıdır?
Bir an olsun, o durulmaz, doymaz yangınım dindi
Ah bir lahzanın kutuna adadığım beş asır!
Benim yazgım kara çalar, kara çıkar hep yolum
Ey Ak Kaz'ın kanadından kopan bulutsu telek
Meğer ben tamu yolcusu sen göz aldatan zakkum
Ey seyri latif, vuslatı faniye yasak çiçek
Heyhat! Kurdun yazgısıdır, durmak isterim ama
Dolanmak çağıdır çatan yine dereyi, düzü
Baktığım yerde bir gölge bırakacak daima
Bir yaz gecesi düşüme giren perinin yüzü
M. Bahadırhan Dinçaslan
* där mötte henne en ulv så grå: (O kız) Orada bir boz kurtla karşılaştı. [İsveççe]
*"onlar ki kurt doğuran
obaların kanındanmış." [Arif Nihat Asya]
*A Midsummer Night's Dream, "Bir Yaz Gecesi Rüyası", Shakespeare.
Çarnaçar: Çaresizlikle, mecburen
Teprenmez: Sarsılmaz
Balkan: Sarp ve ormanlık kayalık, dağ
Kömen: Hayal
Tepreş: Tatar düğünü
Deşt-i Kıpçak: Kıpçak bozkırı
Issı: Sahip, özel olarak şamanizmde bir nesnenin sahip ruhu
Ahoy: Altay Türklerinde bir ünlem
Marja: Kafkasya'da bir tanrıça ya da dişi ruh
Biyçe: Hanım
Umay: Şamanizmde bir tanrıça ya da dişi ruh
Üleş: Pay, avdan ya da ganimetten paya düşen
Börü: Kurt
I.
Ben dağların çocuğuyum, bakışım buzul bakar
Çığlar düşer kulağımdan her gece uğul uğul
Kurt doğuran obaların kanındanım, çarnaçar*
Yaz da olsa, içerimde bir parça baki buzul
Gözlerim bozkır töresi hükmünce epey çekik
Ah gözlerim! Gök Tanrı'nın kılıcının yarası
Ufuklardan bir heyula avlar gibi sert ve dik
Tetikteyim, gelir diye can borcumun sırası
En teprenmez balkanların pençem aşinasıdır
Gün görmedik koyakların kuytusu tanır beni
Teslim olurken en yalnız yazgıya ağır ağır
Her gece gözüme çalar Tanrı aynı kömeni
Ben ulurum, köy ürperir, titrer beşikte bala
Bilmezler, meydan okuma değil bu, ağıdımdır
Bu mu benim aradığım? Bulduğum, bula bula?
Ağlar nafileliğine pençelerimde nasır
II.
Kırım'ın sapsarı ufku bir al tepreşe durmuş
Deşt-i Kıpçak'ın bozundan yeşeren bu gül nedir?
Sanki yıldız ıssıları gökte kurultay kurmuş
Sanki toprak toya durmuş, esrimiş, divanedir
Bu bir yaz gecesi düşü, yavrulukta gördüğüm*
Anamdan emdiğim sütten süzülmüş mayalanmış
Bu benim göğün katında yazgılandığım hüküm
Meğer gönlüm çağlar boyu beyhude oyalanmış
Ahoy Marja! Bir ak gelin, gökyüzünün biyçesi
Umay! Bu kız fahrı mıdır göklerdeki sürünün?
Bu gök maral, bu ay çehre, kaç canavar hevesi
Üleşi olur mu acep bencileyin börünün?
Ayzıt ayın ışığına büründü yere m'indi?
Bu ak donun parıltısı Mingitav şavkı mıdır?
Bir an olsun, o durulmaz, doymaz yangınım dindi
Ah bir lahzanın kutuna adadığım beş asır!
Benim yazgım kara çalar, kara çıkar hep yolum
Ey Ak Kaz'ın kanadından kopan bulutsu telek
Meğer ben tamu yolcusu sen göz aldatan zakkum
Ey seyri latif, vuslatı faniye yasak çiçek
Heyhat! Kurdun yazgısıdır, durmak isterim ama
Dolanmak çağıdır çatan yine dereyi, düzü
Baktığım yerde bir gölge bırakacak daima
Bir yaz gecesi düşüme giren perinin yüzü
M. Bahadırhan Dinçaslan
* där mötte henne en ulv så grå: (O kız) Orada bir boz kurtla karşılaştı. [İsveççe]
*"onlar ki kurt doğuran
obaların kanındanmış." [Arif Nihat Asya]
*A Midsummer Night's Dream, "Bir Yaz Gecesi Rüyası", Shakespeare.
Çarnaçar: Çaresizlikle, mecburen
Teprenmez: Sarsılmaz
Balkan: Sarp ve ormanlık kayalık, dağ
Kömen: Hayal
Tepreş: Tatar düğünü
Deşt-i Kıpçak: Kıpçak bozkırı
Issı: Sahip, özel olarak şamanizmde bir nesnenin sahip ruhu
Ahoy: Altay Türklerinde bir ünlem
Marja: Kafkasya'da bir tanrıça ya da dişi ruh
Biyçe: Hanım
Umay: Şamanizmde bir tanrıça ya da dişi ruh
Üleş: Pay, avdan ya da ganimetten paya düşen
Börü: Kurt
Ayzıt: Şamanizmde bir tanrıça ya da dişi ruh
Mingitav: Bengü Dağ, Ebedi Dağ. Elbruz'a Karaçayların verdiği isim.
Ak Kaz: Bir kısım şamanistlere göre, Gök Tengrinin donuna girdiği hayvan
Tamu: Cehennem
Zakkum: Bir zehirli çiçek, aynı zamanda israiliyat etkisi ile, islami geleneğe göre cehennemliklerin yiyeceği
Etiketler:
Beyaz Elbiseli Kadın,
Gotik Sanat,
Gotik Şiir,
M. Bahadırhan Dinçaslan,
Öykü şiir,
Şiir,
Tatar kızı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)